SİYER YAZICILIĞININ SORUNLARI
SİYER YAZICILIĞININ SORUNLARI
1.Tarihe yön veren şahsiyetlerin hayatı etrafında,
gerçekleri yansıtan haberlerle birlikte mitolojik anlatımlar da
oluş(turul)muştur. Hz. Peygamber’in hayatına dair siyer malzemesi de bundan
nasibini almıştır. Öyleyse siyer araştırmalarında mitolojik malzemenin nasıl
değerlendirileceği ve ayıklanabileceği hususunda donanıma sahip olmalıyız.
2. Siyer okuyucusunun/araştırmacısının Hz.
Peygamber’in yaşadığı zaman dilimi boyunca çevre kültürler, bu kültürlerin yazılı
kaynaklarında Hz. Muhammed’in nasıl yer aldığı konusunda bilgi sahibi olmak,
kültürler arası paralellikler ve etkileşimleri keşfedebilmek açısından
önemlidir. Yani bir Mısırlı, bir İranlı Hz. Peygamberi anlatırken kendi milli
büyüklerini anlattıkları perspektiften bakarak eserler kaleme alacaklardır.
3. Tarihsel süreçte sonraki kuşaklar, önceki
kuşakların tarihini kendi içinde bulundukları siyasî, sosyal, dinî, fikrî
gelişmelerin, tartışmaların ve mitolojik
kabullerin içerisinde oluşmuş algılamalardan hareketle yazmışlardır. Dolayısıyla da geçmişi olduğu gibi değil,
bazen olması arzulanan şekilde yazmışlardır. Siyer/tarih okumalarında
Emevîlerin sonlarında başlayıp Abbasiler döneminde şiddetlenen Şuûbiye (:Emeviler
ve Abbasiler döneminde Arap olmayan Müslümanlar arasında gelişen hareket.)
tartışmalarını dikkate almalıyız.
4. İbn İshak’tan önceki siyer ve meğâzî müelliflerinin
değişik kaynaklara dağılmış vaziyetteki rivayetlerinin bir araya getirilerek
ilk kaynaklardan itibaren peygamber algılamalarının ortaya konması ve bununla
sonraki kaynaklardaki paralellikleri ve farklılıkları görebilmek açısından son
derece önemlidir.
5. Hz.
Peygamber’in yaşadığı dönemde çevre kültürlerin yazılı kaynaklarında Hz.
Muhammed’in nasıl yer aldığı, bu kültürlerin büyükleri hakkında oluşturulan
metinler hakkında da bilgi sahibi olmak, paralellikler ve etkileşimleri
keşfedebilmek açılarından önemlidir.
6. Siyer yazımında çok ihmal edilen hususlardan birisi
ve en önemlisi Kur’an ayetlerinden yoksun siyer yazıcılığıdır. Siyere dair
rivayet ve malzemelerde Kur’an rehberliğinden mutlaka yararlanılmalıdır. Siyer
yazılırken beş cüze yakın ayete neredeyse hiç bakılmamaktadır.
7. Siyer çalışmalarının çoğunluğu ağırlıklı olarak
biyografi niteliğindedir. Bu tarz siyerlere ihtiyaç olmakla birlikte, Hz.
Peygamberin hayatının ve yaptıklarının daha iyi anlaşılabilmesi açısından “Hz.
Peygamber Dönemi Tarihi” niteliğinde siyer çalışmalarına daha fazla önem
verilmesi gerekiyor.
8. Siyer yazıcılığı ile Tarih yazıcılığının
özdeşleştirilmesi durumunda, Hz. Peygamberin tarih ilminin nesnesi konumuna
indirgenerek tarihsel/anılası bir konuma düşürülmesi tehlikesi vardır. Oysa onu
anmak değil anlamak gerekir.
9. Siyer kitapları Hz. Peygamberin örnek hayatını;
eğitici kolay okunan, sürükleyici, merak uyandırıcı, çekici ve etkileyici bir
edebi üslupla sunmalıdır.
10. Siyer kitapları, Hz. Peygamberin gerçekte ne
yaptığını, döneminde gerçekte nelerin olduğunu ve Hz. Peygamberin neleri
gerçekleştirdiği sorularına odaklanmalıdır.
11. Siyer yazımında tarihi, sosyal, siyasal, kültürel
ekonomik bütün dinamikler sebep sonuç ilişkisi içinde ele alınmalıdır.
12. Hedef kitleye göre siyer yazımı benimsenmelidir.
Akademik siyer yazıcılığı, gençlik siyer yazıcılığı, çocuk siyer yazıcılığı
gibi.
13. Siyer yazmak sadece akademik bir faaliyet
değildir. Aynı zamanda dinî, edebî ve pedagojik unsurları barındıran bir
faaliyettir.
14. Farklı peygamber algıları, farklı müslüman
tiplerini ortaya çıkaracaktır. Bu durum da islam toplumunun din anlayışında
eksen kaymalarına yol açacaktır. Mevcut hal bu algının neticesidir.
15. Kur'an'ın Hz. Peygamberi örnek olarak göstermesi
nedeniyle siyer yazıcılığı bir tarih yazıcılığı olarak algılanmamalıdır. Böyle
anlaşılıp algılandığında Hz. Peygamber tarihin bir nesnesi konumuna indirgenmiş
olur.
16. Zührî’nin rivayetlerinde Hz. Peygamber’in hayatı
sade, gerçekçi ve abartmalardan uzak bir üslup içerisinde takdim edilmektedir.
Daha da önemlisi, onun peygamberlik ve beşerîlik vasıflarıyla ilgili olarak
Kur’an’da ortaya konan ve esas itibariyle onun Allah’tan vahiy alan ve fakat
bunun dışında normal insan özellikleri ve davranışları sergileyen bir insan
olduğunu vurgulayan perspektife aykırı unsurlara yer verilmediği dikkat
çekmektedir.
17. Siyer malzemesinde en fazla genişlemenin Hz.
Peygamber’in
nesebi, peygamberlik öncesi hayatı, irhasât haberleri, mucizeler ve şemâil
konularında gerçekleştiği görülmektedir. Bu genişleme ile birlikte
müslümanlardaki peygamber anlayışında da bir değişme ve dönüşme meydana
gelmiştir. Urve ve Zührî’nin rivayetlerinde Kur’an’da çerçevesi çizilen
peygamber tasavvurundan pek fazla kopulmamış iken, ilerleyen zaman içerisinde
mübalağa, yüceltme temayülü, nübüvvet tartışmaları, çevre kültürlerden sızmalar
vb. gelişmelere bağlı olarak siyer malzemesinde peygamber anlayışında mahiyet
itibariyle bir farklılaşma meydana gelmeye başlamıştır.
18.
İslam tarihi sürecindeki en azından iki asırlık siyasi olaylara hakim
olmalıdır. Çünkü bize ulaşan bilgilerin bazısı, siyasi rakipleri susturmaya
yönelik Hz. Peygamber ağzından uydurulmuş rivayetlerdir. Örnek olarak verirsek:
"Bu din toplam on iki halife gelinceye kadar aziz olacak. Bunların hepsi
de Kureyş’ten olacak." (Buhari, Ahkâm, 52; Müslim, İmâre, 7) şeklindeki bir hadis en sahih kaynaklardan gelse bile,
Şia’nın 12 İmam anlayışına karşı ve Kureyş’in hilafetteki hakkını övmeye
yönelik bir uydurma olduğu kesindir. Rivayetin kimleri hedef aldığı, ravinin
durumu, hangi bir milleti ve yeri övmeye veya yermeye yönelik olduğu, hangi
siyasi olaya dini kisve geçirmek için uydurulduğunu daha iyi tespit
edebilecektir.
19.
Siyer bilgisiyle amaçlananın Kur'an'ın hayata geçirilmesinde Hz, Peygamber'in
ortaya koyduğu güzel örnekliğin öğrenilmesi olduğu anlaşılmaz da sadece
belirsiz bir saygı ve kutsama ile siyere yaklaşılırsa ortaya vahim hatalar
çıkacaktır. Mesela: Hz. Peygamber'in doğumuyla birlikle zikredilen
olağanüstülükler; göbeği kesilmiş, sünneti yapılmış, üzerinde doğuma dair en
küçük eser bulunmamış, secde halinde şehadet parmağını kaldırmış olarak
doğduğunu, beşiğini meleklerin salladığını, doğumuyla bütün putların yüzüstü
düştüğünü, doğar doğmaz konuşmaya başlayıp Allah'ı takdis ve tesbih ettiğini
anlatan rivayetler bu cümlelerdendir.
Sonuç
olarak: Kur’an’ın rehberliğinden uzak bir siyer çalışmalarının ümmetin bugünkü
zihin karışıklığında rolü vardır. Hz. Peygamberin bir beşer olduğu (41/6),
gaybı bilmediği (6/50), mucizelerinin olmadığı (17/93-95), melek olmadığı
(6/8-9), ölümlü olduğu (21/34) unutuluyor.
Yorumlar
Yorum Gönder