MERHAMET DEVRİMİ

 

MERHAMET DEVRİMİ

Merhamet, en şanslı mücadelesini siyaset alanında gösterebilir. Bireyin ülkesine duyduğu şefkat, bir gün siyasetçi olursa ona kurumları ve kanunları toplum yararına dönüştürecek kuvveti verebilir. Bulunduğu makamın imkânlarını merhametle yoğuran, siyasiler, ellerindeki kaynakları halkın refahı için en güzel şekilde değerlendirebilir. Neredeyse her gün toplum önüne çıkan siyasiler, olumlu bir dil kullanmaya özen gösterir ve nazik davranışlar sergilerse, bu hayırlı eylemler toplumda iyilikleri dalga dalga yayabilir. Oysa siyaset alanında muhalif görüşlere sahip kişi ve grupların birbirlerine ne kadar adaletsiz hatta acımasız davrandıklarına şahit oluyoruz. Ne yazık ki övgü ve yergide tek ölçüt çoğu kez aynı veya karşı tarafta bulunmak oluyor. Yani kendi tarafındakini melek karşı taraftakini şeytan görüyor. Siyasiler ufacık bir hoşgörüyü dahi “karşı taraf”tan esirgiyorlar. Merhamet konusunda yapılan araştırmalar, insanların kendileriyle aynı kimliğe sahip olmayanlara daha az empati beslediğini göstermektedir. Oysa muhatabımızın insan olması yeterli,  değil mi? Adalet ve sevgi için illa bizimle aynı görüşte olmasına gerek yok. Çünkü adalet sevginin vekilidir. Oysa empati merhametin temel kaynaklarından biri konumunda. Çünkü en kolay bir şekilde bir insanı anlamanın, dünyaya onun gözünden bakmanın ve gerektiği durumda ona yardım etmenin yolu kendini onun yerine koymaktan geçiyor.

Siyaset,  merhamet eylemlerinin sergileneceği en münbit alandır. Farklılıkları kendi içinde kabullenmek, onu kendimize benzetmeye çalışmamak, merhametli siyasetin en önemli unsurlarındandır. Her alanda olduğu gibi siyasette de rekabet duygusunu yok etme noktasına taşımamak gerekir. Sadece tatlı bir yarış içerisinde hizmet yolunda koşmak, rakibini ezmeye çalışmamak, siyasette merhamet zemininin oluşmasına katkıda bulunur.

Merhamet devrimiyle çöpe bırakılmış yeni doğmuş çocuğu, zevk için bir günde öldürülen 250 kekliği, bütün vücuduna yapıştırıcı sürülen, koli bantı ile bütün vücudu sarılan, zifte bırakılan  köpekleri, kesilen  ve yakılan ormanları, kimyasal atıkla kirletilen doğayı ve denizi, betona dönüştürülen şehirleri, asgari ücretle çalışan insanları, savaş mağdurlarını kısaca dünyayı kurtarabiliriz.

Çocuklarınıza karşılık beklemeden iyilik yapmanın bir erdem olduğunu ona davranışlarınızla ve sözlerinizle ifade edin. Böylece onun kalbinde merhametin tohumlarını ekmiş olursunuz.  Siz de karşılık beklemeden iyilikler yapın. İdeallerine, iyi çocukların yapacakları şeyleri koyun. Yaptığı her iyi davranışta meleklerin onu alkışladığını ve yaptığı iyiliklerin bu dünyada ve ahirette de iyilik olarak karşısına çıkacağını anlatın. Merhametin toplumsal hayatın ve dünyanın sigortası olduğunu ona anlatın.

Bir çocuk yanlış davranışı akabinde pişmanlık hissetmiyorsa,  bir çocuk hayasızca davranıyor, yüzü kızarmıyorsa, bir çocuk yalan söyleyerek başkasını kandırıyor, suçluluk duymuyorsa, bir çocuk bahçedeki karıncayı ayaklarının altında eziyor, kediyi köpeği tekmeliyor acımıyor üzülmüyorsa, bir çocuk kardeşini hırpalıyor içi sızlamıyorsa merhamet vitaminine ihtiyaç duyuyor demektir. O anne ve babaların elinden cep telefonlarını almak gerekir.

İnsanlık merhamet üzerine kuruludur. Merhametini kaybeden insanlığını kaybeder.

Hz. Peygamberi bir tek kelimeyle anlatacak olsak bu kelime rahmet/merhamet olurdu. Allah onun hakkında: “Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya 21/107) buyurmuştur. Hz. Peygamber, Kur’an’da “üstün ahlâk sahibi (68/4)”, “âlemlere rahmet” ve “güzel örnek (33/21)” olarak nitelenen kişiliğiyle her çağa hitap edebilecek özelliğe sahiptir.

“Size kendi aranızdan öyle bir peygamber geldi ki sıkıntıya düşmeniz O’na çok ağır gelir. Kalbi sizin için titrer, müminlere karşı pek şefkatli ve merhametlidir” (Tevbe, 9/128-129) Bu ayet, Peygamberimizin ümmetine olan şefkat ve ilgisini, onlar için nasıl endişelendiğini, kendisine inananların sıkıntılarına tahammül edemediğini, bunların kendisine çok ağır geldiğini, müminlere olan şefkatini ve merhametini çarpıcı bir şekilde ifade etmektedir.

Merhamet, muhtaçların acısını fark edip paylaşmayı mümkün kılar. Bu bazen baş okşayan bir el, bazen teselli eden bir cümle, bazen de açlığı gideren bir yemeğe dönüşebilir.

Merhamet sahipleri yorulursa merhamet yorgunluğu ortaya çıkar. Merhamet yorgunluğu bireyin muhtaçların yardımına koşarken duygusal tükenişin adıdır. Bu geçici hissizleşme acıyla karşılaşan herkes için geçerli. Hasta anne-babasına, eşine, çocuğuna bakan insanlarda, hastalarına bakan doktorlar-hemşireler, öğretmenler, polisler, itfaiyeciler, sosyal hizmet uzmanları, psikiyatrlar vb. her an ortaya çıkabilir. Merhamet elçileri dünyada her geçen gün daha da çoğalan yardıma muhtaç kitlerin yardımına koşmaya yetişememektedir. Çünkü dünyada yardıma muhtaçlar çoğalırken, merhamet elçileri azalmakta. Bunları da zaman zaman merhamet yorgunluğu kuşatmakta veya çevresinde olup biten hadiseler onu küstürmektedir.

Sistemi merhamet ilkeleriyle yapılanmış üniversitelerde akademisyenler insanlık için kalıcı şeyler üretebilirler. Buda ancak üniversiteleri iş kapısı olmaktan çıkarıp gerçekten bireyi ve toplumu geliştirecek çalışma ve araştırmaların yapıldığı ve devlet eliyle de bunların hayata geçirileceği sistemin ayağı olarak kurgulamak gerekir. Böyle üniversitelerde hocalar memur değil alim olur. Bu üniversiteler siyasetin yörüngesinden çıkıp ilmin yörüngesine girerler. Böylece başarılı kişileri kendi yerini alacak diye rakipler görme ve ayaklarını kaydırma oyunları merhamet devrimi ile son bulmuş olacaktır.

Merhamet eğitimi veya değerler eğitimi verebilmek için bunları müfredata eklemekten fazlasını yapmak gereklidir. Merhamet okul kültürünün bir parçası haline getirilmeli. Müfredat yoğunluğu arsında birkaç göstermelik değer eğitimi ile ilgili yazı, resim ve şiiri ilgili panoya asmakla günün kurtarıldığını sanıyoruz. Merhametin okul kültürü olabilmesi için okulların fiziki ortamından tut, zihniyetin bakanlığın yapılanmasının, eğitim sisteminin sil baştan yeniden düşünülmesi gerekmektedir.

John Corapi adlı bir rahip, yorgunluk ve nefes darlığı çektiği için 2002 yılında ABD’nin ikinci büyük hastanesine başvurur. Doktor bypass ameliyatı olması gerektiğini söyler. Buna anlam veremeyen rahip üç doktora daha danışır. Rahip FBI’a başvurur, araştırma yapılır. Sonunda hastanedeki iki doktorun 600 kişiyi gereksiz yere ameliyat ederek sağlık sigortası sisteminden 760 milyon dolar haksız kazanç elde ettiği ortaya çıkar. İşte kurumlarda merhamet devrimi gerçekleştirilmiş olsa bunun önüne geçilmiş olacaktır. İyi ki ülkemizde böyle şeyler olmuyor! Kapitalizmin işleyişi merhameti hayatımızdan çıkarmaya programlanmıştır.

Günümüzde başarıya endeksli ve rekabet odaklı bir toplum özendiriliyor. Başarı birde paraya ve güce tahvil edilebildiyse sonuç alınmış gözüyle bakılıyor. İnsanlara illa başarmak ve kendini gerçekleştirmek telkin ediliyor. Bunun sonucunda insanlar başardığında egosu şişiyor azmanlaşıyor. Başarının bir ölçüsü de merhameti öne çıkarmak olmalıdır. “Ben hayatımı yaşarım, beni benden başkası ilgilendirmez, altta kalanın canı çıksın” anlayışı merhametsizliğin zirvesidir. Kendini gerçekleştirenin vardığı nokta burasıdır. Bu noktadan sonra lazım olan Allah’a, insana ve doğaya karşı sorumluluk bilincini kuşanmak olmalıdır. Başarısının kaynağının Allah’ın rahmeti ve yardımı olduğunu, başarısızlığının ise nefsimizden kaynaklandığını idrak etmek gerekir. Bu duyguların egemen olduğu toplumlarda ezen ve ezilen olmaz, vahşet olmaz, şiddet olmaz, zulüm olmaz.

Günümüzde ebeveynler çocuklarını hiç sorumluluk yüklemeden, hiç sıkıntı ve çile göstermeden korumacı bir şekilde yetiştirmeyi meziyet sanıyorlar. Oysa çocukların da sabrı, hayatı ve hayatın zorluklarını tanımak için yerine göre birtakım acıları ve zorlukları görmesi anlamlı ve önemlidir. Bu yüzden ebeveynler çocuklarını ellerinden tutup hayatın kırılganlığının yaşandığı yerlere; darülacezelere, hastanelere, mezarlıklara götürsünler. Onlarla hayatın zorluklarını konuşsunlar. Yoksul faaliyetlerine ebeveynlerine eşlik etsinler. Akıl hastanelerini görsünler. Camilere gitsinler. Bu onların hem aidiyet duygusun geliştirir, hem de paylaşım özelliklerini yükseltir. Ebeveynler infaklarını zaman zaman çocukları aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine ulaştırsınlar.



 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MEKKİ SURELERDE SALÂT KAVRAMININ SEMANTİĞİ

SALAT’IN NAMAZ ANLAMI ÜZERİNE

KEVSER SURESİNİN İNCELENMESİ