EĞİTİMDE ELEŞTİREL DÜŞÜNME
EĞİTİMDE ELEŞTİREL DÜŞÜNME
Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme.
Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur. (İsra/36)
Ayette insanın bilmediği bir konuda söz söylemesi, hüküm
vermesi, bilgisizce davranması, bilmediği tanımadığı kişiler hakkında
ileri-geri konuşması, daha özel olarak yalancı şahitlik yapması, iftira atması,
kısaca bilgi sahibi olmadan tahmine göre herhangi biri için maddî veya mânevî
zarara yol açacak şekilde konuşması ve hareket etmesi yasaklanmaktadır. İnsan
ya duyduğu ya gördüğü ile veya akıl ve vicdanıyla hareket eder; yani
bilgilerimiz ya habere ya gözleme ya da akla dayanır. Ayette bu bilgi kaynaklarının
doğru kullanılması gerektiği, bunlardan sorumlu olunduğu ifade edilmektedir.
Kulak; “bu zamana kadar bu meselede ne söylenmişe”, göz;
“bütün bunlar arasında inceleme yapıp bağ kurmaya”, kalp ise; “kulak ve gözün verileri doğrultusunda sonuca
varmaya” işaret etmeltedir..
1. Öncelikle eleştirel düşünme becerisi düz anlatım yöntemi
ile kazandırılamaz. Konunun özelliğine göre; araştırma, soruşturma, tam öğrenme
stratejileri, örnek olay yöntemi, grup tartışmaları, münazara, yaratıcı drama,
beyin fırtınası, problem çözme vb. teknikler kullanılmalıdır. Çünkü bu
beceriler üst düzeyde zihinsel etkinlik gerektir. En önemlisi de, okuma
alışkanlığı geliştirerek, çeşitli
eserler inceletilmeli, bu eserlerdeki
çelişkiler, ön yargılar, yazarın referans noktaları, eğilimleri
buldurulmalıdır.
2.Geleneksel okulda öğretim, çoğunlukla bir dizi bilgi
parçasının öğrenciye aktarılması ve bunların ezberlenmesi ile sınırlı
kalmaktadır. Öğretim proğramları düşünme ve problem çözme yeteneklerini
geliştirici nitelik taşımamaktadır. Düşünme yeteneği gelişmeyen bir öğrencinin
en büyük zihinsel etkinliği de depoladığı bilgiyi sunmak olduğundan,
dağarcığındaki bilgiyi nasıl kullanacağını bilememektedir. Üstüne üstlük ders
konuları ve işleniş güncel olmayan düşünme kalıplarına göre yürütüldüğünden
yeni düşünme biçimleri okullara girememektedir.
3. Anne-babalar ve öğretmenler çocukların yerine
düşünmemeliyiz. Onlara düşünmeyi öğretmeliyiz. Ne düşüneceğinden çok, nasıl
düşünecekleri üzerinde durmalıyız. Doğru soru sorma alıştırmaları yapmalıyız.
Harward Üniversitesi profesörlerinden Nobel fizik ödülü alan profesör, üniversitesinde
öğrencileriyle yaptığı toplantıda,
öğrencilerden birisi soruyor. “Hocam, sizin üzerinde çalıştığınız
konuda, dünyada on bin, Amerika’da ise üç bin profesör var. Bu ödül neden size
verildi, kime borçlusunuz?” Sorusuna
profesör; “Anneme borçluyum. Benim arkadaşlarımın anneleri, arkadaşlarıma
öğretmeninin sorduğu sorulara bugün cevap verebildin mi? diye sorarken; benim
annem eve geldiğimde, oğlum bugün öğretmenlerine ne tür anlamlı sorular sordun?
derdi bana. Annemin sayesinde sorgulamayı öğrendim. Eleştirel düşünmeyi
öğrendim. Anneme borçluyum.” cevabını vermiştir.
4. Eğitim proğramlarının yüzeyselliği, öğretimde bilgi
aktarımına ağırlık verilmesi, öğrencilerden düşük akademik başarı beklentisi,
sınav sistemi, fiziksel ortam, öğrenci sayılarının fazlalığı en önemlisi de
öğretmenlerin gerek eğitim fakültelerinde ve gerekse hizmet içinde
yetiştirilmesindeki yetersizlikler. Maalesef, bir zamanlar bu ülkede 45 günde
öğretmen yetiştirildi. Mektupla öğretmen yetiştirildi. Farklı branşlardan mezun
olanlar; mühendislik, veterinerlik, iktisat, su ürünleri, suni tohumlama
fakültelerinden mezun olanlar, öğretmenlik mesleğinin en önemli aşaması olan
sınıf öğretmeni olarak atandılar. Öğretmenlerin nitelikleri konusunda iki yüz
bakanlık müfettişlerinin görüşlerine dayalı olarak yapılan araştırmada;[1]
öğretmenlerimizin “Araştırmacı, yapıcı, yaratıcı ve üretici bir kişiliğe sahip
olma” davranışının birinci sırada en yetersiz davranış olarak yer aldığı
görülmektedir. Eğitim fakültesi öğrencileri üzerinde yapılan araştırmalarda
da, maalesef eğitim fakültelerindeki
öğrencilerde eleştirel düşünme becerilerinin yeterli derecede gelişmediğini
görülmüştür.[2]
5. Eleştirel düşünme becerisi, zaman içerisinde kazandırılır.
Bu bir süreçtir. Ailede anne-babalar, okulda öğretmenler, yaşamın tüm
dönemlerinde kültürün bir parçası olarak kazandırılıp geliştirilmeye çalışılmalıdır.
Bunun için öncelikle anne-babalar, kendi çocuklarına; öğretmenler öğrencilerine
ve toplumun aydın bireyleri olarak, herkese karşı örnek davranışlar
sergilemeliyiz. Model olmalıyız. İnsanlar söylediklerimizden değil,
yaptıklarımızdan daha çok etkilenirler.[3]
6. İnanca, ideolojiye, otoriteye sorgulamadan körü körüne
bağlılık, çevrenin etkisiyle zamanla gelişen peşin hükümler, önyargılar
eleştirel düşünmeyi engelleyen faktörlerdir.[4]
Einstein’ın belirttiği gibi “Bir ön yargıyı ortadan kaldırmak, atomu
parçalamaktan daha zordur.”
7. Eleştirel düşünme özeleştiri ile başlar. Bu insanlar kendi
düşünce sürecinin bilincindedir. Kendi düşünceleri üzerine düşünürler. Duygu ve
düşünceler arasındaki ilişkilerin farkındadırlar. Eğitim yoluyla insanların
inançlarının oluştuğunu, inançların duyguları etkilediğini, duyguların
davranışları belirlediğini, davranışların eylemlere yönelttiğini ve eylemlerin
de sonuçları doğurduğunun farkındadırlar. Bu nedenle eleştirel düşünen
insanlar, her şeyden önce kendi inanç ve değer sistemini sorgularlar. Sorgulamayan insan iradesini kullanmayan
insandır. İradesini kullanmayan insanda her tehlikeye açık durumdadır.
8. Eleştirel düşünme her şeyin olumsuz yönünü görmek demek
değildir. Olayların farklı boyutlarının da olabileceğinin farkında olmaktır. Bu
insanlarda empati yeteneği gelişmiştir. Karşısındakinin gözlem çerçevesiyle de
olaylara bakarlar, ne düşündüklerini, ne hissettiklerini doğru anlamaya
çalışırlar. Değişime açıktırlar. Gerçeğin değerini her şeyin üzerinde tutarlar.
Gerçeği, söylentiyi ve önyargıyı birbirinden ayırt edebilirler. Kendisi gibi
düşünmeyenlerin düşüncelerinin de kendisininki kadar değerli olabileceğinin
bilincindedirler. Yeterli delili olmadan karar vermezler. Olasılık sınırları içerisinde olayları değerlendirebilirler.
Toptan ret ve toptan kabulden uzaktırlar. Bardağın boş ve dolu tarafını
birlikte görürler. Evet-fakat demesini bilirler. Edilgen bir biçimde
başkalarının güdümüne kesinlikle girmezler. Beynini ve düşüncelerini hiçbir
zaman başkalarına emanet etmezler. Söyledikleri ve yaptıkları uyum
içerisindedir.
9.Eleştirel düşünme bilgi üretim sürecini tetikleyen bir
güçtür, bilginin enerjisidir. Bilim bilinenlerin doğrulanması veya tekrarı yolu
ile gelişemez. Sorgulanması, yeni bilgiler, yeni görüşler ortaya çıkarılması
ile ancak gelişebilir.
10. Ahlak gelişimi açısından konuyu ele aldığımızda;
Kohlberg’in ahlak gelişim evrelerinde gelenek öncesi ahlak anlayışı, geleneksel
ve gelenek sonrası ahlak anlayışı çerçevesinde baktığımızda; doğru, yanlış,
hak, adalet, özgürlük, sorumluluk vb. konularda insanın kendi doğrularını
kendisinin oluşturması, ancak eleştirel düşünmeden geçer.[5]
11. Eleştirel düşünme gücü;
bireyin ailesinden ve çevresinden getirdiği bilgiler katı tutumlu olarak
yetiştirilmesi, yeterli zekâ ya da zihin gücüne sahip olmamasından dolayı
anlayamaması, önyargılar, acelecilik, başkalarının bireyin yerine düşünmesi
gibi sebeplerden dolayı gelişmez.
12. Düşünemeyen beyin sorgulayamaz. Gelişmiş ülkelerin en değerli sermayesi
bilgidir. Bilgiyi üretme, işleme ve pazarlama ancak eleştirel düşünce ile
kazanılabilir. Bununda yolu eğitime eleştirel düşünceyi getirmektir.
13. Toplum kalkınması açısından baktığımızda; dünya
coğrafyasında eleştirel düşünmenin egemen olmadığı toplumların kalkındığı
görülmemiştir. Uygarlık bir bakıma yaratıcı ve sorun çözme yolu ile ancak
gelişebilir.
14. Eleştirel düşünme bilgiyi etkili bir şekilde kazanma,
değerlendirme ve kullanma yeteneklerine ve eğilimlerine dayanır. Eleştirel
düşünmenin beş temel esası vardır. Bunlar:
Tutarlılık, birleştirme, uygulanabilme, yeterlilik ve iletişim
kurabilmedir. Tutarlılık, eleştirel düşünen bireyin düşüncedeki
çelişkilerin farkına varması ve bu çelişkileri ortadan kaldırabilmesiyle
ilgilidir. Birleştirme eleştirel düşünen bireyin düşüncenin boyutları
arasında ilişkiler kurabilmesi kastedilmektedir. Uygulanabilme eleştirel
düşünen birey düşüncelerini bir model üzerinde uygulayabilmelidir. Yeterlilik
eleştirel düşünen bireyin, deneyimlerini ve ulaştığı sonuçları gerçekçi
temellere dayandırabilmesini ifade etmektedir. İletişim kurabilme
eleştirel düşünen bireyin düşüncelerini etkili bir iletişimle, anlaşılır bir
biçimde paylaşabilmesi söz konusudur.
15. Eleştirel düşünmeyi öğretmenin yedi adımı vardır: 1-Bilgiye göz atmak. 2-Benzerlikleri ve farklılıklar belirlemek. 3-Genel temayı ve ilişkileri bulma. 4-Şimdi ne yapıyoruz? 5-Delillendirme. 6-Benzer durumlara uygulama. 7-Ne Öğrendik?
16. Eleştirel düşünmede; tahminin yerine karar verme, tercih
yerine değerlendirme, olguların yerine ilkeler geçerlidir.
[1] Battal, N. (1990). “Orta Dereceli Okul
Öğretmenlerinin XI. Milli Eğitim Şurasında Belirtilen Ölçütler Çerçevesinde
Davranışlarının Değerlendirilmesi” Balıkesir: Uludağ Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Dergisi. 5 (2) 145-151.
[2]Kirişoğlu, S. (2007). 16. Ulusal Eğitim Bilimleri
Kongresi, 5-7 Eylül 2007, Tokat: Gaziosmanpaşa Üniversitesi Eğitim Fakültesi.
[3] Seferoğlu, S. S. ve Albıyık, C. (2006). “Eleştirel
Düşünme ve Öğretimi”, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi.
[4]İbişoğlu, Z. (2002).
“Eleştirel Düşünme Öğretilebilir mi?” İnternet: http://www.felsefeekibi.com
[5] Senemoğlu, N. (2004). Gelişim Öğrenme ve Öğretim
Kuramdan Uygulamaya. Ankara: Gazi Kitabevi.
Yorumlar
Yorum Gönder