MEAL OKUMA ÜZERİNE
MEAL OKUMA ÜZERİNE
Bugün
Kur'an'ın çeşitli dillere yapılan tercümelerinin en çok satan ve en çok okunan
kitaplardan biri olduğunu söyleyebiliriz. Aynı şekilde İslam coğrafyasında onu
ezberleyenlere/hafızlara her yıl on binlercesinin eklendiğine de biliyoruz.
Kur'an'ın korunması, gelecek kuşaklara aktarılması ve toplum içindeki
saygınlığının sürdürülmesi açısından bu hıfz etme işinin ve geleneksel
okuma/tilavet biçimlerinin öneminin farkındayız. Ancak bu durumun gerçek bir
okuma eylemi olmadığını da söylemek durumundayız. Gerçek bir okuma eyleminde
amaç onu anlamaktır. Bu tür geleneksel okuma şekillerinde ise, sevap kazanma
arzusu esas olduğu için genellikle ''anlama'' gerçekleşmemektedir. Çünkü bu tür
okumalar göz ve dil eksenlidir, anlama eksenli değildir. Bu nedenle Kur’an'ın
en çok satan kitap olmasına rağmen, O'nun mesajının anlaşılması hedeflenerek
okunması çok yaygın bir durum değildir. Böyle olduğu durumlarda bile, Kur'an
metninden bağımsız nedenlerden dolayı onu anlamak çok zaman mümkün
olmamaktadır.
1.
Meallerin kusurlarına rağmen meal okuma fikrine sıcak bakmak gerekir. Çünkü
mealler ilahi mesajı genel olarak ifade ederler.
2.
Meal okumaktaki maksadımızı belirlememiz gerekmektedir. Bu maksatta Kur’an’ın
bir hayat kitabı olduğu gerçeğinden hareketle hayatımızı onunla inşa etmek
olmalıdır.
3.
Kur’an’ın şekli yapısını iyi tanımalıyız. Malum olduğu üzere mevcut Mushaflar
iniş sırasına göre tertip edilmemişlerdir. İlk defa meal okuyan birisi mevcut
sıralamaya göre okumaya başlarsa, Bakara Suresi’ni bitiremeden bırakması
muhtemeldir. Onun için nüzul sırasına göre okumalıdır. İniş sırasına göre ciddi
bir okuma sonunda, Allah’ın bireyi ve toplumu tedricen nasıl inşa ettiği
görülecektir.
4.
Kur’an’ı okurken mezhebimizi, meşrebimizi, mevcut bilgilerimizi Kur’an’a
onaylatma yoluna gitmemeliyiz. Çünkü bunlar Kur’an’dan sonra oluşmuş
kültürlerdir. Böyle bir okuyuş Kur’an’ın bizi dönüştürmesine engeldir.
5.
Kur’an yalnızca birkaç defa bitirildikten sonra, birkaç kişi birlikte
okunmalıdır. Çünkü grupta birinin göremediği, kavrayamadığı, düşünemediği,
soramadığı hususları açığa kavuşturacak kişiler çıkabilir.
6.
Kur’an’ın kendini tefsir eden bir kitap olduğu unutulmamalıdır. Defalarca
okuyan herkes buna şahit olacaktır.
7.
Kur’an okurken sadece bir mealle yetinmemek gerekir. Birkaç meali
karşılaştırmalı okumak verimi artıracaktır.
8.
Kur’an’ı ilkeleri tespit etmeye ve onu hayatımıza taşımaya yönelik okumalıdır.
Hud/113 ten zulme meyletmemeyi, Maide/8 den bir kavme nefretin/kinin bizi adaletsizliğe
sevk etmemesini, En’am/50 den Peygemberimizin gaybı bilmediğini ve insanüstü
olmadığını, İsra/36 dan bilmediğimiz şeyin peşine düşmememizi, Hucurat/6 dan
haberin kaynağını araştırmayı v.b.
9.
Kur'an'ı amacına uygun okumalıyız. Kur'an'ın temel amacı rehberlik, kılavuzluk,
hidayet etmektir. Gönderiliş amacı hidayet olan kitabı; galaksilerin gizlerini
çözmek, fen ve felsefe çıkarmak, gizli ilimler devşirmek, ebced ve cifirle
cemaatine-tarikatına işaret çıkarmak için okumak, sonuca götürmeyecektir.
10.
Kur’an’ı sürekli okumalıyız. İrtibatı kesmemeliyiz. Bunun için Kur'an'ı salt
malumat kitabı değil, şuur kazanma, bilinç yenileme, maksadı ile okumalıyız.
11.
Kur'an'a sürekli başvurmalı, her kaynaktan önce Kur'an'ın görüşünü sorup, önce
onu dikkate almalıyız. Başvuru kaynağı, başucu kitabı olarak okumalıyız.
İnsanoğlu, sürekli hatırlamaya ve hatırlatıcıya muhtaçtır. Kur'an okundukça
onun müzekkir (hatırlatıcı) sıfatı tecelli eder.
12.
Kur'an'ı gereğince düşünmek, kavramak, şuurlanmak maksadıyla okumalıyız. Birçok
ayetin sonunda “neden tedebbür, tefekkür, tezekkür etmiyorsunuz?” şeklinde
vurgular vardır. Onu yüzeysel okuyanlar gereği gibi okumamış olurlar. Önyargı
ile ilahi bildirime yaklaşanlar ondan gereğince yararlanamazlar.
13.
Kuran'ı parçacı, atomik değil, bütüncül okumalıdır. Ehli Kitab'ın en önemli
sapma nedeni, kitabın bir kısmını arkaya atmak, görmezden gelmektir. Sözünü
ettiğimiz yanlış, Kuran bütünlüğünü esas almamaktan, linguistik, semantik
yorumlarla ayetlerin lafızlarını dahi atomik bir tarzda parçalayıp bir kısmını
tahrif etmekten kaynaklanmaktadır. Kur'an, hermönetiğe, linguistiğe, semantiğe,
hatta Arapça sözlüklere hasredilemeyecek ilahi bir kelamdır.
14.
Kur'an programlı okunmalıdır. Kur'an'ın
sıfatlarından biri de tertilen indirilmiş olmasıdır. İndirilişin yirmi üç yıla
yayılması bir proğrama işarettir. Rabbimiz Peygamberimize de tertilen inen
Kur'an'ı tertilen, yavaş yavaş, programlı bir şekilde okumasını emretmiştir.
"... Tertilen (ağır ağır) Kur'an oku!" (Müzzemmil, 73/14).
15.
Kur'an, uygulamaya geçirilmek maksadıyla okunmalıdır. Akademik, entelektüel
bilgilenme maksadıyla okunan Kur'an'dan gereken verim elde edilemez.
16.
Meal okuyan gerektiğinde meal
yanında Kur'an'ı önceleyen kimselerin Kur'an çalışmalarına da müracaat etmelidir.
17.
Kur'an-ı Kerimin bazı ayetleri, okuyan herkes tarafından anlaşılabilecek
şekilde apaçıktır. Bazı ayetlerini ise, herkes ilk okumada anlayamayabilir.
Böyle ayetleri anlamak ve yorumlamak için ise ciddi bir çalışma gerekir. Kur'an
meali okumaya yeni başlayan kişi bu konuda çok dikkatli olmalıdır. Bu konuda Kur'an'ı öncelemiş kişilerin kitaplarından
veya açıklamalarından yararlanmalıdır. Kur'an'da anlamadığı bir ayetle karşılaşınca acele edip karar vermemelidir. Sabırlı olmalı, çalışmaya ve okumaya devam
etmelidir. Kur'an'da ayetler konu konu toplanmamış, aynı konuyu çeşitli
yönleriyle açıklayan ayetler değişik yerlere serpiştirilmiştir. Bu ayetleri
zihinde birleştirip bir karara varmak gerekir. Örneğin: Kalpleri mühürleme ayetlerine bir bütün olarak baktığımız
zaman anlaşılıyor ki, mühürleme olayı sebepsiz yere yapılmış bir müdahale
değildir. “Allah
onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Onların gözlerine de bir
çeşit perde gerilmiştir ve onlar için (dünya ve ahirette) büyük bir azap
vardır.” (Bakara/7). Bu ayet
18.
Peygamberimiz 23 yıllık peygamberlik görevi yapmıştır. Bunun 13 yılı Mekke'de
10 yılı da Medine'de geçmiştir. Kur'an'ı Kerim bu 23 yıllık süre zarfında
indirilmiştir. Mekke döneminde indirilen sureler genellikle inançla ilgili
konulardan, yüce Allah'ın sıfatlarından, ahiretten, ahlak ilkelerinden, tevhit
ve şirkten, eski milletlerin kıssalarından bahseder. Medine döneminde indirilen
sureler ise genellikle ibadetlerden ve toplumsal kurallardan bahseder. Namaz
dışındaki bütün ibadetler Medine'de emredilmiştir.
19.
Kur'an ayetleri sistematik bir sırayla değil iç içe ve dağınık olarak
dizilmiştir. Allah, ayetleri konu başlıkları altında toplamamıştır. Bunun pek
çok faydaları vardır: a- Kur'an bir ansiklopedi değil, bir hayat
kitabıdır. Aynen hayat ve tabiat gibi doğaldır. Biz hayatta acıyı-tatlıyı,
sevgiyi-kini, korkuyu-cesareti, sevinci-hüznü, umudu-hasreti-mutluluğu nasıl iç
içe ve karmaşık yaşıyorsak, tabiat; dağı, ırmağı, insanı, hayvanı, ormanı ve
madenleriyle iç içe ve karmaşık olarak nasıl çok güzelse, Kur'an da farklı
farklı konuları mükemmel bir ahenk ve denge içinde en güzel bir biçimde bize
sunmuştur. Çünkü tabiatı yaratan da, hayatı bahş eden de, insanı yaratan da,
Kur'an'ı gönderen de Allah'tır. b- Bir oturuşta kimse Kur'an'ı baştan
sona kadar okuyamaz. İşte Allah bize Kur'an'ın her sayfasında ayetlerden bir
buket sunmakta ve hayatın her alanıyla ilgili öğütler vermektedir. Bir iki
sayfa Kur'an okuyan kişi adeta Kur'an'ın bir özetiyle karşılaşır. Bu yöntem
zihni sürekli hareketli tutar, insanı sıkmaz. İnsan, zihniyle kah ahirete, kah
peygamberimiz zamanındaki diyaloglara, kah önceki peygamberler zamanına, kah
cennete, kah cehenneme gider gelir. Her gittiği yerden çok önemli öğüt ve
ibretlerle döner. Bu konuda Allah şöyle buyurur: "Andolsun, biz öğüt alıp-düşünsünler
diye, sözü birbiri ardınca dizip-indirdik" (Kasas 28/51). Kur'an'daki bu
iç içelik rast gele bir dağınıklık değil, anlamlı, ahenkli ve mükemmel bir
anlam örüntüsü içinde bir diziliştir.
20.
Kur’an’da Peygamber kısalarıyla sık sık karşılaşırız. Bunlar sistematik olarak
anlatılmak yerine, çoğunlukla farklı surelere değişik bölümleriyle
dağıtılmıştır. Ancak istisna olarak Hz. Yusuf kıssası, Yusuf suresinde, Hz.
Musa kıssası kısmen Taha suresinde topluca anlatılmıştır. Bunun için, berrak
bir zihinle bu puzzle’ları birleştirmeliyiz. Bu bu kıssalarda verilmeyen bilgilerin peşine
değil, verilmek istenen mesajlara ve hikmetlere odaklanmalıyız.
21.
Kur’an da adı verilen veya verilmeyen bazı şahıslardan ve yaptıklarından
bahsedilir. Bununla Rabbimiz bize bir hikaye anlatmayı amaçlamamıştır. Bu
şahısların birer prototip (:ilk örnek) olduğunu unutmayalım. Hz.Yusuf’un
kardeşleri kıskançlığın insanı adam öldürmeye kadar götürebileceğini, Hz.
Yusuf’un kendisi iffeti temsil ettiğini, gömlek arkadan yırtılmışsa Yusuf
suçsuzdur diyen adaleti temsil ettiğini, Ashab-ı Kehf gençliğin neyin peşinde
koşmaları gerektiğini, Musa kul kıssasının sabır ve “her bilenin üstünde bir
bilen (Allah)" (Yusuf/76) olduğunu anlatmak istediğini kalbimize ve akılımıza kazımalıyız.
22.
Nüzul sırasına göre meal okumak vahyin insanı ve toplumu nasıl inşa ettiği
sürecini daha kolay anlamamızı sağlayabilir. Mümkünse okuduğumuz bölümle
birlikte o zamanı anlatan (tarihi gerçekliği yüksek) siyer kitabı
da okunabilir.
23.
Ayetlerin üzerinde düşünürken ve okurken şunlara dikkat etmemiz önemlidir:
Ayetin motomot anlamı (en yakın) nedir? Önceki ve sonraki ayetle irtibatı
nedir? Konu bütünlüğü içinde oturduğu yer nedir? Ayette anahtar kavramlar
nelerdir? Anahtar kavramları nasıl anlamak gerekir? Ayetin bize vermek istediği mesaj nedir? Bu
ayetin bugün yaşantımızda uygulama alanı neresidir? Nasıl hayatımıza
geçirebiliriz?
24.
Konularına göre mealler veya fihristler az da olsa mevcuttur. Bu da bir konuyla
ilgili araştırma yapanlara kolaylık sağlayan bir metot olabilir. Bazı meallerde
ise ayetler dipnotlarla birbiriyle ilişkilendirilmiştir. Böylece bir ayeti
okuduğunuzda onu daha geniş bir çerçeveden görme imkânı doğar.
Bu
konuda daha pek çok söz söylenebilir. Ancak sözü uzatmamak gerekir. Herhangi
bir Kur’ân meâli, yukarıda öneriler göz önünde bulundurularak okunursa birçok
problemin kendiliğinden çözüldüğü görülecektir.
Yorumlar
Yorum Gönder