PEYGAMBERİMİZE VERİLEN HİKMET NEDİR?

 

 

PEYGAMBERİMİZE VERİLEN HİKMET NEDİR?

 

Ehli sünnet “Sünnete/Hadise iman etmek farzdır” şeklinde kabule sahiptir.

Ehli sünnet “Hikmet” kelimesini Kur’an’dan ayırarak, hikmet ayetlerini nebinin hadislerine delil olarak kabul etmiştir.

Kur’an’a göre hikmet, Kur’an’ın içindedir, Kur’an’dan başka bir şey değildir.

Kur’an ve hikmet kesinlikle birbirinden ayrı değildir; hikmet Kur’an’ın içinden bir parçadır.

Bunun delili Bakara/231. ayetidir:

Bakara/231:  وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ وَمَا اَنْزَلَ عَلَيْكُمْ مِنَ الْكِتَابِ وَالْحِكْمَةِ يَعِظُكُمْ بِهٖ

“…Allah’ın üzerinize olan nimetini ve onunla (بِهِ) size öğüt vermek için, Kitap ve Hikmetten size indirdiklerini hatırlayın…”

Kitap ve Hikmet iki ayrı şey olsaydı eğer; Arap dil grameri açısından bu ayetin sonunda gaib zamirlerden “O İkisi” “anlamında  “bihima”(= بهما) ifadesi kullanılırdı.

Fakat yine gaip zamir olan ama tek bir şeyden bahseden ve “Onunla” anlamına gelen “bih” (= بِهِ) ifadesi kullanılması; Kur’an ve hikmetin ayrı değil bir olduğunu şüphe götürmez şekilde ispatlar. 

Hz. Peygambere vahyedilen şeyin yalnız Kur’an olduğu gerçeğine dikkat çekildiğinde: “Rivayet edilen hadisler de peygamberimize vahyedilmiştir” ya da “Peygamberimize Kur’an dışında bir de hikmet verilmiştir” denilir. Oysa Kur’an ayetleri incelendiğinde Hz. Peygamberin Kur’an dışında bir vahiy ile muhatap olmadığı, hikmetin tüm peygamberlere ve Allah’ın dilediği kişilere verdiği bir bilgelik olduğu ve aynı zamanda Kur’an’ında hikmetlerle dolu bir kitap olarak tanımlandığı görülecektir: “İşte sana, o hikmetlerle dolu kitabın ayetleri.” (Lokman/2).

Şüphesiz Allah’ın bir lütfu olarak peygamberimize hikmet yani bilgelik, kavrayış ve doğru hüküm verme yeteneği de verilmiştir. Çünkü peygamberimiz Allah’ın mesajını insanlara en doğru şekilde iletmek üzere görevlendirilmiş elçisidir: “Eğer Allah’ın fazlı ve rahmeti senin üzerinde olmasaydı, onlardan bir grup, seni de saptırmak için tasarı kurmuştu. Oysa onlar, ancak kendi nefislerini saptırırlar ve sana hiçbir şeyle zarar veremezler. Allah, sana Kitab’ı ve hikmeti indirdi ve sana bilmediklerini öğretti. Allah’ın üzerinizdeki fazlı çok büyüktür.” (Nisa/113).

Ayetten de görüldüğü gibi bir grup, peygamberimizi de saptırmak için plan yapmıştır. Ancak Allah’ın lütfu sonucu kendisine verilen hikmet yani kavrayış ve farkındalık sayesinde bu türlü tuzaklara karşı peygamberimiz korunmuştur. Ayette hikmetin indirildiğinin söylenmesi Kur’an’dan ayrı bir bilgi kaynağının da indirildiğine delil olarak kullanılamaz. Benzer şekilde ayetler, ayeti bu şekilde anlamanın mümkün olmadığını ortaya koyar: “Gerçeğe ilişkin Kitab’ı ve mizanı (adalet ölçüsünü, doğru ile eğrinin tartılacağı teraziyi) indiren o Allah’tır.” (Şura /17). Bu ayetten de görüldüğü gibi Kur’an ile mizanın da indirildiği ifade edilmektedir. Bu mizan da aynen verilen hikmette olduğu gibi Kur’an’dan ayrı bir bilgi kaynağı ya da vahiy değil, doğru ile eğri olanı birbirinden ayırma kavrayışıdır. Her ikisi de Allah’ın insanda yaratmış olduğu akıl melekesinin kullanılması sonucu vahyin desteği ile insanın kavrayışını artıracak nimetlerdir. “O’dur ki ümmiler (kitap bilgisi olmayanlar) içinde, kendilerinden olan ve onlara Allah’ın ayetlerini okuyan, onları yücelten, Kitab’ı ve hikmeti (isabetli hüküm vermeyi) öğreten bir elçi gönderdi. Oysa onlar, önceden, açık bir sapıklık içinde idiler.” (Cuma/2). “Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.” (Bakara/269).

Hikmet Kur’an’dan ayrı bir şey olmadığına ve Kur’an’ın içinde olduğuna göre hikmetinde indirilmesi gerekir.

Hikmetin İndirildiğini Açıklayan Ayetler:

Bakara/231:“… onunla size öğüt vermek için, Kitap ve Hikmetten size indirdiklerini hatırlayın…”

Nisa/113: “…Allah, sana Kitabı ve Hikmeti indirdi ve sana bilmediklerini öğretti….”

Hikmet, Kur’anın içinden ayetlerdir ve yazılıdır; Bu durumda Hikmet, metluv vahiyle indirilmiştir.

Fakat Hikmetin gayri metluv vahiyle indirildiği iddiası olduğundan, hikmet sünnet/hadis olamaz.

ÖZETLE:  Allah; Hüküm, Hikmet, Hakim kelimelerini, hem kendi hem de insanlar için kullanmıştır.

Allah için; Allah Hakimdir, hüküm koyucudur. Hikmetin sahibidir ve istisnasız her hükmü hikmetlidir.

İnsan için: İster güç sahibi ister değil; her akıl sahibi insan hâkimdir. Bu kelimelerin kullanıldığı yerlerde özneye mutlaka dikkat etmeliyiz.

Kur’andaki “Hikmet” Allah’a aittir. Onlar Allah’ın sözleridir. Metluv vahiyle indirilmiştir.

Kur’an ve içindeki “Hikmet”in Muhammed nebiye verilmesi demek, sahibinin değiştiği anlamına gelmez.

Nebilere ve insanlara verilen Hikmet; aslında “Hikmet Bilgisidir”.

Bu “Hikmet Bilgisi” ; Allah adına ayrı “Hüküm Koyma Yetkisi” değildir. Yani Kur’an’daki hikmet ne gramer açısından ne de başka açıdan sünnet/hadis değildir.

 

 

 

 

 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MEKKİ SURELERDE SALÂT KAVRAMININ SEMANTİĞİ

SALAT’IN NAMAZ ANLAMI ÜZERİNE

EZBERE TESLİM OLMAK