HZ. PEYGAMBERİN HARAM VE HELAL BELİRLEME YETKİSİ VAR MI?
HZ. PEYGAMBERİN HARAM VE HELAL
BELİRLEME YETKİSİ VAR MI?
Gelenekçilerin savunduğu en önemli konulardan biri de,
Hz. peygamberin kendi inisiyatifini kullanarak, günlük yaşamdan olsun ya da
dini konularla ilgili olsun, çeşitli yasaklar koyma yetkisi olduğudur. Hz.
Peygamberin Allah tarafından indirilen ayetler dışında, kendi başına da
kararlar verip bunları haram kılacağı hatta Allah adına insanlara yasak dahi
koyabileceğini düşünürler. Hz. Peygamberin helal veya haram koyma yetkisi
olduğunu zannederler.
Sanki Allah’ın (haşa) unuttuğu yerlerde ya da Allah’ın
ilgilenmediği alanlarda peygamber olaya müdahale eder ve o konuyla ilgili
helal-haram yasası çıkartır. Oysa Allah Kuran’da defalarca helal-haram koyma
yetkisinin sadece kendisinde olduğunu, Kur’an’ın tamamlandığını ve içinde her
şeyin eksiksiz bir biçimde anlatıldığını söyler.
Allah Tahrim Suresi 1. Ayette “Ey Peygamber! Allah’ın sana
helal kıldığı şeyi eşlerinin hoşnutluğunu isteyerek neden haramlaştırıyorsun?
Allah Gafur’dur, Rahim’dir.” der. Peygamberimiz burada önce kendinin veya
karısının istediği bir şeyi yasaklıyor ki, bunun üzerine böyle bir ayet
geliyor. Bu ayetten de anlaşıldığı gibi Hz. peygamberin canının istediği gibi,
bir şeyi dinen haram kılması söz konusu olamaz.
Birçok ayette helal ve haram kılma yetkisinin sadece Allah’a
ait olup insanların böyle bir yetkilerinin olmadığı bildirilir. Allah Teâlâ
şöyle buyurmuştur:
“De ki: ‘Allah’ın size indirdiği her bir rızkı düşündünüz mü?
Siz onu helal, haram diye sınıflandırıyorsunuz.’ De ki: Bu konuda Allah mı size
izin verdi, yoksa Allah’a iftira mı ediyorsunuz? Bir yalanı Allah’a mâl edenler
kıyamet gününü ne sanıyorlar? Allah’ın insanlara cömertçe verdiği bir
gerçektir. Ama onların çoğu şükretmezler.” (Yunus, 10/59-60)
“Allah’a mâl etmek
için dillerinizin özenle bezediği yalanlar ile ‘Bu helaldir, bu haramdır’
demeyin. Allah’a karşı yalan uyduranlar iflah olmazlar. Bunlar biraz
menfaatlenirler; ama onlar için can yakıcı bir azap vardır.” (Nahl,
16/116-117)
“Müminler, Allah’ın size helal kıldığı şeylerden hoşunuza gidenleri kendinize haram kılmayın. Aşırı da gitmeyin; Allah aşırı gidenleri sevmez.” (Mâide, 5/87)
“De ki: Allah’ın kulları için çıkardığı süsü, temiz ve lezzetli rızıkları kim haram etti? De ki bunlar dünyada esasen müminler içindir; Kıyamet gününde ise sadece onlar için olacaktır.” Bilen bir toplum için ayetlerimizi böyle açıklarız.” (A’râf, 7/32)
Görüldüğü üzere ayetlerde insanların kendi başlarına helal
veya haram belirlemeleri, Allah’a atılmış bir iftira olarak nitelendirilmiş ve
cezasının can yakıcı bir azap olduğu bildirilmiştir.
Fakat bir ayette helal ve haram kılma fiili, Resûlullâh için
de kullanılmıştır. İlgili ayet şöyledir:
“Onlar, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de yazılı buldukları
Resûl’e, o ümmî nebîye uyan kimselerdir. O, onlara iyiliği emreder, onları
kötülükten alıkoyar. Onlara tayyibâtı helal, habâisi haram kılar. Üzerlerindeki
ağır yükleri ve zincirleri kaldırır…” (A’râf, 7/157)
Bu ayette Resûlullâh’ın, iyiliği emredip, kötülüğü
yasaklaması, tayyibâtı (temiz şeyleri) helal habâisi (pis şeyleri) haram
kılması, insanların üzerlerindeki ağır yükleri kaldırıp zincirleri kırması,
esasında Kur’an’da var olanları bildirmesiyle gerçekleşmektedir. Bu fiillerin Hz.
Peygambere izafe edilmesi, onun “resûl” yani “elçi” olması hasebiyledir.
Allah’ın resûlü, Allah’ın kendisine bildirdiği emir ve yasakları herhangi bir
ilave veya çıkarma yapmadan, olduğu gibi aktaran kişidir. Çünkü Allah Teâlâ ona
kendisine indirdiği Kur’an ile hükmetmesini emir buyurmuştur. (Bkz: Mâide,
5/48, 49.)
Yorumlar
Yorum Gönder