KAZANÇ VE YEME-İÇME İLE İLGİLİ YASAKLAR

 


KUR’AN’DA KAZANÇ VE YEME-İÇME İLE İLGİLİ YASAKLAR


Allah dini kemale  edirmiş (5/3) helali haramı belirlemiştir. Allah'tan başka kimse helal ve haram koyamaz.

Dillerinizin yalan yanlış nitelendirmesiyle şuna helal, buna haram demeyin. Yoksa Allah'a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Allah'a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ulaşamazlar. (Nahl/116)

1-Haram Yemeyin

O size leşi, kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilmiş olan hayvanın etini haram kıldı. Buna rağmen mecbur kalanın sınırı aşmadan ve zaruret miktarını geçmeden yemesinde günah yoktur. Allah bağışlayıcıdır, merhametlidir. (Bakara/173; Nahl/115)

“Allah'tan başkası adına kesilmiş olan hayvanın etini..” Bu, hem Allah'tan başkası adına kesilen hayvanın eti, hem de Allah'tan başkasına sunulan yiyeceği ihtiva eder. Gerçekte her şey Allah'ındır ve her şeyi veren O'dur; bu nedenle O'na şükrün bir nişanesi olarak her şey Allah'ın adı anılarak yapılmalıdır. Eğer Allah'tan başkasının adı anılarak yapılırsa, bu, o kişi veya şeyin, en azından bu niteliklerle Allah'a ortak olarak kabul edilmesi anlamına gelir.[1]

“Buna rağmen mecbur kalanın sınırı aşmadan ve zaruret miktarını geçmeden yemesinde günah yoktur.” Bu ayette temiz olmayan bir şeyin şu üç şartla kullanılmasına izin verilmektedir: 1) Aşırı bir ihtiyaç durumunda. Örneğin, eğer bir kişi açlıktan veya susuzluktan ölmek üzereyse veya bir hastalık nedeniyle hayatı tehlikedeyse ve pis olan şeyden başka kullanabileceği başka şey yoksa, o zaman onu kullanmasına izin verilir. 2) Kişi böyle yaparken kalbinden Allah'ın kanununu çiğnemek gibi bir istek geçirmemelidir. 3) Kişi gerekli olandan bir lokma bile fazla kullanmamalıdır. Meselâ böyle bir durumda, eğer haram olan şeyden bir-iki lokma veya damla hayatı kurtarmaya yetecekse, kesinlikle bundan fazlası alınmamalıdır.[2]

De ki "Bana vahyolunanlar içinde, yiyecek bir kimse için ölü eti, akmış kan, domuz eti -ki bu pistir- ya da fıskla Allah'tan başkası adına kesilmiş olan dışında, haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Kim mecbur kalırsa -saldırmamak ve haddi aşmamak şartıyla- bunlardan yiyebilir. Rabbin bağışlayıcıdır, merhametlidir. (Enam/145)[3]

Leş, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına kesilen, boğulmuş, bir yerine vurularak öldürülmüş, düşüp ölmüş, boynuzlanmış, yırtıcı hayvanlar tarafından kısmen yenilmiş olanlar -ölmeden önce yetişip kestikleriniz hariç- ve dikili taşlar adına kesilen hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılınmıştır. Bunlar fısktır (:yoldan çıkma). Bugün kâfirler, sizin dininize karşı ümitlerini kesmişlerdir. Onlardan çekinmeyin, benden çekinin. Bugün dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’a razı oldum. Kim, şiddetli açlık dolayısıyla zorda kalırsa, günaha istekle yönelmeden bu hayvanlardan yiyebilir. Allah bağışlayıcıdır, merhametlidir. (Maide/3)

Deniz avı ve yiyeceği, hem sizin, hem de yolcuların yararlanması için size helâl kılındı. Kara avı ise, ihramlı olduğunuz sürece size haram kılınmıştır. Huzurunda toplanacağınız Allah'a karşı takvalı olun. (Maide/96)

2-Mallarınızı Batıl Yollarla Yemeyin

Ey iman edenler! Birbirinizin mallarını karşılıklı rızaya dayanan ticaret yoluyla da olsa bâtıl yollarla yemeyin. Nefislerinizi öldürmeyin (:kendinize yazık etmeyin). Allah size karşı merhametlidir. (Nisa/29)

Bir de birbirinizin mallarını haksız yollarla yemeyin. Bile bile günaha girerek insanların mallarının bir bölümünü yemek için onları yetkililere aktarmayın. (Bakara/188)

Kuran’da “batıl”, “haram” ve “günah” yollarla servet edinme, serveti haram yollarla harcama ve haram şeylerin yenilmesinin yasaklanmasına karşılık “iyi”, “temiz” ve “helal” şeylerin yenilmesi emredilmektedir.[4]

Kuran’da “batıl” kelimesi yalan, put, şirk, haram, zulüm, faydasız ve boşa gitme anlamlarında kullanılmıştır.[5]

Meşru olmayan yollarla haksız servet edinmek ve bu serveti meşru olmayan yollarda harcamak toplumsal çürümeye, güven ve huzurun yok olmasına sebep olur.

3-Faiz Yemeyin

Ey iman edenler! Faizi kat kat arttırılmış olarak yemeyin. Allah'a karşı takvalı olun ki, kurtuluşa eresiniz. (Âl-i İmran/130)

Riba (:faiz) yiyenler ancak şeytanın dokunup çarptığı kimse gibi kalkarlar. Bu onların "Alışveriş de ancak faiz gibidir." demelerinden dolayıdır. Oysa Allah alışverişi helal, faizi haram kılmıştır. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de faize bir son verirse, artık geçmişi kendisine, işi de Allah'a aittir. Kim faize geri dönerse, artık onlar cehennemliklerdir. Orada sürekli kalacaklardır. (Bakara/275) Allah faizi mahveder, sadakaları arttırır. Allah günahta ısrarcı hiçbir nankörü sevmez. (Bakara/276) İnanıp salih amellerde bulunanların, salâtı yerine getirenlerin ve zekâtı gerçekleştirenlerin Rableri katında mükâfatları vardır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. (Bakara/277) Ey iman edenler! Allah'a karşı takvalı olun ve eğer inanmışsanız ribanın (:faiz) kalan kısmını almayın. (Bakara/278) Şayet böyle yapmazsanız, Allah ve resulünden bir savaş ilanı olduğunu bilin. Eğer tevbe ederseniz anaparanız sizindir. Böylece ne zulmetmiş ne de zulmedilmiş olursunuz. (Bakara/279)

İnsanların mallarından artsın diye, faizle verdikleriniz Allah katında artmaz. Ama Allah'ın rızasını isteyerek zekât (:arınma) maksadıyla verdiğiniz ise, işte kat kat arttıranlar bunlardır. (Rum/39)

4-Rüşvet Alıp Vermeyin

Bir de birbirinizin mallarını haksız yollarla yemeyin. Bile bile günaha girerek insanların mallarının bir bölümünü yemek için onları yetkililere aktarmayın. (Bakara/188)

Bu ayetin iki yönü vardır: Hiç kimse hâkimlere rüşvet vererek başkalarının malını ele geçirmeye çalışmamalı ve başkalarının malını ele geçirmek için yalan iddialarla mahkemeye başvurmamalıdır. Var olan delillere göre hâkimin, haksız kimse lehine hüküm vermesi mümkündür. Fakat bu, o malın haksız kişiye helâl olduğu anlamına gelmez. Hz. Peygamber böyle kimseleri şu şekilde uyarmıştır: "Her şeyin ötesinde ben de bir insanım. Benim önüme getirilen bir davada, karşısındakinden daha iyi konuşanın lehine hüküm vermek mümkündür. Fakat bilin ki ben onun lehine hüküm vermiş olsam da, bu şekilde bir şeyler kazanan kişi, aslında kendisine Cehennem'den bir yer kazanmaktadır.”[6]

5-Yetim Malı Yemeyin

Yetimlere mallarını verin, pis olanla temiz olanı değiştirmeyin. Onların mallarını mallarınıza katarak yemeyin. Çünkü bu, büyük bir vebaldir. (Nisa/2)

Yetimleri, evlilik çağına gelinceye kadar deneyin. Şayet kendilerinde bir zihni olgunlaşma görürseniz, hemen mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler diye haddi aşarak çarçabuk yemeyin. Zengin olan ahlaklı davransın, yoksul olan da ihtiyaca uygun bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, onlar adına şahit bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter. (Nisa/6)

Sana yetimler hakkında da soruyorlar. De ki Onların durumlarını iyileştirmek daha hayırlıdır. Eğer onları aranıza katarsanız, artık onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah ifsat edeni ıslah edenden ayırmasını bilir. Eğer Allah dileseydi sizi güçlüğe düşürürdü. Allah Azîz’dir, Hakîm’dir. (Bakara/220)

Yetimlerin mallarını zulmederek yiyenler, karınlarına ancak ateş dolduruyorlar. Onlar çılgın bir ateşe yaslanacaklardır. (Nisa/10)

6-Helali Haram İle Değiştirmeyin

Yetimlere mallarını verin, pis olanla temiz olanı değiştirmeyin. Onların mallarını mallarınıza katarak yemeyin. Çünkü bu, büyük bir vebaldir. (Nisa/2)

“Yetimlere mallarını verin, pis olanla temiz olanı değiştirmeyin…” Yani, "Yetimlerin yaşı küçük olduğu sürece onların malını sadece onlar için harcayın ve gerekli yaşa ulaştıklarında onların hakkı olan mallarını geri verin."[7]

“…Onların mallarını mallarınıza katarak yemeyin.” Bu, anlamı çok geniş olan bir cümle. Bu cümle "Gelirinizi yasak olan hiçbir yolla pisliğe bulamayın" anlamına gelebildiği gibi; "Kendi değersiz şeylerinizi, yetimlerin değerli şeyleri ile değiştirmeyin" anlamına da gelebilir.[8]

7. Saçıp Savurmayın

Bir de akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver. Sakın saçıp savurma! Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür. (İsra/26-27)

Tebzîr  malı  gereksiz  yere  dağıtmak,  israf  olacak  şekilde  harcamaktır.    Cahiliye  döneminde  insanlar  develeri  hiç  önemsemeden  keserler,  mallarını sırf övünmek ve kendilerinden söz ettirmek için harcarlar, bunu bir şan-şeref kabul ederlerdi.[9]

8. Sarhoşluk Veren Şeylerden Sakının

Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar ve fal okları şeytan işi birer pisliktir, bunlardan kaçının ki kurtulasınız. (Maide/90)

Sana, içkiyi ve kumarı soruyorlar. De ki: "Onlarda hem büyük günah hem de insanlar için çıkarlar vardır. Ama günahları çıkarlarından daha büyüktür.” Yine sana, neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: "İsteyerek vazgeçtiklerinizi." Böylece Allah, dünya ve ahiret hakkında düşünesiniz diye size ayetlerini açıklıyor.[10] (Bakara/219)


[1] Mevdudi, Tefhimu’l-Kur’an

[2] Mevdudi, Tefhimu’l-Kur’an

[3] Bk: 6/138-140, 146-150; 2/173

[4] 2/168, 172; 5/88; 16/114; 7/157

[5] 3/71, 191; 31/30; 2/42; 11/16

[6] Mevdudi, Tefhimu’l-Kur’an

[7] Mevdudi, Tefhimu’l-Kur’an

[8] Mevdudi, Tefhimu’l-Kur’an

[9] Zemahşeri

[10] Bu ayetteki son cümle bir sonraki ayete ait olmakla birlikte cümle bütünlüğü sağlanması amacıyla çevirimizde buraya alınmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MEKKİ SURELERDE SALÂT KAVRAMININ SEMANTİĞİ

SALAT’IN NAMAZ ANLAMI ÜZERİNE

EZBERE TESLİM OLMAK