DİN NEDEN GEREKLİDİR?
DİN
NEDEN GEREKLİDİR?
Çağımızın en yaygın inanç
problemlerinin başında dinin gerekliliği hakkında şüphe duyma gelmektedir. Bu
anlayışa göre artık insanın dine ihtiyaç duymadığına, din olmadan da insanların
iyi ve güzel davranışlar sergileyerek ahlaki bir yaşam sürebileceklerine
inanılmasıdır. Üstelik söz konusu iddia sahiplerinin önemli bir kısmını
Allah’ın varlığına inanan insanların oluşturduğu görülmektedir.
Şüphesiz yarattığını en iyi
Allah bilir. “Yaratan hiç bilmez mi? ...” (Mülk/14). Allah, rahmet
sahibi olduğu için kulunun doğru yolda olmasını istemektedir. Bu dolayı kuluna
birtakım yükümlülükler getirir. Allah, kullarına eziyet etmek için değil;
aksine onları sevdiği için yükümlülük getirir. Dini bildirimler sayesinde insan
en başta Allah’a, sonra da Allah’ın tüm yarattıklarına karşı görev ve
sorumluluklarını öğrenir. Din, her seviyeden insana hitap eder. Din olmadan her
insanın doğru ve yanlış arasında isabetli karar vermesi mümkün değildir. Dinin
yönlendirmesi olmadan insanlar yanlış olan bir şeyi doğru, doğru olan bir şeyi
de yanlış olarak görebilir. Doğrunun ne olduğunu bilmediği için yanlışa
düşebilir. Yanlışta ısrar edebilir. Aklını doğru kullanamayabilir. İçinde bulunduğu
toplumun ya da kültürün etkisinde kalabilir. Çoğunluğa uyup yanlışları
göremeyebilir. Din insana sadece doğru ve yanlışın ne olduğunu göstermek için
değil, aynı zamanda sağlam bir irade ortaya koyabilmesi içindir. Din; insan
için bir motivasyon, onu harekete geçiren bir güç, hayatı doğru okuma ve
anlamlı kılma rehberidir.
Allah din göndermiş olmasına
rağmen aralarındaki kıskançlık ve bencillik gibi nedenlerden dolayı insanlar, hemen
her konuda ayrılığa düşebilmektedir. Şayet hiç din gönderilmemiş olsaydı, bu
anlaşmazlık ve ayrılıkların ne boyutlara gelebileceğini tahmin etmek zor
değildir.
Din olmadan da insanlar
akıllarını kullanarak, evreni ve yaşamı gözlemleyerek bir yaratıcının olması gerektiğini
anlayabilir. Ancak bu yaratıcının nasıl bir varlık olduğu, O’nun emir ve
yasaklarının neler olduğu ve insanın dış dünyadan edinmesi mümkün olmadığı için
din gereklidir. İnsanın sadece akılla tatmin edici cevaplar bulması mümkün olmayan
soruları vardır. Dinin desteği olmadan bunlara cevaplar bulması oldukça zordur.
İşte bu noktada insanüstü ilahi mesaj devreye girerek insan aklına ve
yaratılışına uygun cevapları sunar. Din, Allah’ın varlığı, birliği, kudreti,
sıfatları, Allah-evren-insan ilişkisi, inanç ve ibadet esasları hakkında bilgilendirmelerde
bulunur. Dünya ve ahiret arasındaki dengenin nasıl kurulacağını öğretir. Dünya hayatının
geçiciliği ile ölüm gerçeğini hatırlatarak ve insanın kişiliğini
kuvvetlendirerek ona sağlam bir karakter kazandırır. Bunun yanında
doğru-yanlış, iyi-kötü gibi ahlaki değerleri belirleme, teslimiyet, itaat,
güven ve kulluk bilincini kazandırma ve hem beşeri hem de toplumsal ilişkileri düzenleme
noktasında da insana kılavuzluk eder.
Allah tarafından indirilen
dinin, insanlar tarafından üretilen inanç ve kabullere olan üstünlüğü hiç
şüphesiz Allah’ın kullarına olan üstünlüğü gibidir.
Allah tarafından indirilen din
nasıl bir dindir?” sorusu Kur’an ayetlerinden hareketle şu şekilde
özetlenebilir: “Hakikatin dini olarak adlandırılan bu din; delil ve ispata
dayandığı için “sağlam din” (12/40), akıl onu gerektirdiği ve varlıkların
yaratılışı ona tanıklık ettiği için “hak din” (9/29,33; 48/28), Allah’ın
birliğini ve ibadetin O’na yapılması gerektiğini vurguladığı için “tevhid dini”
(42/13), gelmiş geçmiş bütün peygamberlerin ortak dini olduğu için ve insan
doğasına yaslandığı için “hanif din” (10/105; 3/95; 98/5), Hz. İbrahim örnekliğinde olduğu gibi hanif
olup delil getirerek ve delile dayanarak inanılan bir din olduğu için “İbrahim
dini” (6/79, 161; 3/ 65), yaratıldığı hâl üzere devam eden bozulmamış mizaç ve
tabiat sahibi insanların yöneldiği din olduğu için “fıtrat dini” (30/30), dinde
delilin ve delil üreten süreçlerin önemine ve yerine işaret etmek üzere “akıl
dini” ve “kalp dini” (22/31;67/10,23; 32/9; 50/ 37) olarak nitelenmektedir.”
Yorumlar
Yorum Gönder