DEVRİMCİ VE DİRENİŞÇİ TEOLOJİ

         DEVRİMCİ VE DİRENİŞÇİ TEOLOJİ

Kur’an’ın iki asli mesajı vardır:  Tevhid ve adalet: Tevhid, yalnızca bir metafizik hakikat değil; toplumsal, ekonomik ve siyasal tahakküm biçimlerine karşı bir özgürlük bildirisi olarak okunmalıdır. Adaletin inşası, zulme karşı direniş ve insanın özgürleştirici öznesi olarak okunmalıdır.

Kur’an yalnızca bireysel dindarlığı değil; kolektif sorumluluk, hak mücadelesi ve adalet bilincini inşa eden bir metin olarak ele alınmalıdır.

Tevhid, her tür beşeri mutlaklaşmanın reddidir. Kur’an’da Firavun tipi iktidar tasviri, Tanrı’nın adaletinden kopuk otoritelerin ilahlaştırılmasına karşı köklü bir eleştiridir. ( Kasas/4,  Şuara/38)

Kur’an’da yer alan “mustazaf” (ezilmiş) kavramı, sadece tarihsel bir tanım değil; her çağda mazlumdan yana bir ilahi pozisyon alışın teolojik ifadesidir (Nisa/75).

Kur’an, siyasal yapının istişareye (şura) dayalı olması gerektiğini vurgular (Şura 38), malın toplumun geneline yayılmasını hedefleyerek (Haşr/7), zümre egemenliğine karşı çıkmaktadır.

Kur’an, edilgen bir bekleyiş değil (Mehdi beklemek gibi); aktif bir toplumsal sorumluluğa çağrıdır. Devrimci bir teoloji, Kur’an’ın ruhuna sadık kalarak mevcut düzenin ilahî değil, tarihsel ve dönüştürülebilir olduğunu ilan eder.

Kur’an, indirildiği toplumsal bağlamda birçok açıdan mevcut düzeni sarsıcı mesajlar içermekteydi. Örneğin:

Toplumsal adalet vurgusu: Zenginlerin mal biriktirmesi kınanır (Tevbe/34-35), yoksullara yardım etmeyenler uyarılır (Maun Suresi). Sosyal eşitsizliklere karşı durmak (Nisa/135, Maide/8).

Kölelik karşıtı söylem: Köle azat etmeyi ahlaki bir ideal olarak sunar (Beled/11-13).

Kadın hakları: Dönemin ataerkil yapısına göre devrim niteliğinde bazı haklar (miras, boşanma, şahitlik) tanınmıştır.

Egemen sınıfa karşı duruş: Mekke'nin elit tabakasına karşı açık eleştiriler vardır (Mutaffifin Suresi, Tekasur Suresi).

Emr-i bi’l-ma’ruf ve nehy-i ani’l-münker: Doğruya çağırmak, kötülüğe karşı mücadele etmek.

Mazlumdan yana durmak: Kur’an'da sürekli yoksullar, yetimler, ezilenler vurgulanır.

Şura: Katılımcı yönetim ve halk iradesi (Şura/38).

Bu bağlamda, Kur’an'ın mesajı o dönemde bir sosyal devrim çağrısı niteliği taşıyabilir.

Teoloji, Tanrı anlayışı ve kutsal metin yorumları üzerine kurulu bir disiplindir. Devrimci bir teoloji, yalnızca Tanrı'yı değil, bu Tanrı'yla kurulan ilişki biçimlerini de dönüştürücü bir şekilde ele alır.

Kur’an’da Tanrı, adaletin ve merhametin kaynağıdır. Tanrı’nın mesajı, toplumsal eşitsizlikleri meşrulaştırmaktan çok, bunlarla mücadeleyi teşvik eder.

Dolayısıyla, adalet merkezli, eşitlikçi ve toplumsal dönüşüm arayan bir teoloji, Kur’an’a sadık kalınarak da inşa edilebilir.

İslam Düşünce Tarihinde Devrimci Yorumlar

Mu’tezile: Akılcılığı savunarak otoriteye karşı bireyin düşünce özgürlüğünü savundu.

Hariciler: Erken dönem siyasi otoritelere karşı çıkışlarıyla devrimci bir yön taşıdı (radikallikleri tartışmalıdır).

Modern dönemde Ali Şeriati, Hasan Hanefi, Seyyid Hüseyin Nasr gibi isimler, İslam’ı bir kurtuluş ideolojisi olarak yorumlamışlardır.

Geleneksel ulema ve kurumlar, bu tür yorumları bidat ya da tehlikeli olarak görebilir.

Devrimci bir teoloji, siyasal İslamcı ya da radikal eğilimlerle karıştırılabilir. Oysa burada amaç, insan onurunu temel alan bir yeniden okuma yapmaktır. Bu tarz teoloji, yalnızca kutsal metni değil, yorum geleneklerini de sorgular.

Sonuç: Kur’an’dan devrimci bir teoloji kurgulamak mümkündür. Ancak bu, hem metne bağlılık hem de eleştirel okuma gerektirir. Eğer devrimden kasıt salt siyasal bir ayaklanma değil de, insan-Toplum-Tanrı ilişkilerinde köklü dönüşüm ise, Kur’an bu potansiyeli taşır.

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MEKKİ SURELERDE SALÂT KAVRAMININ SEMANTİĞİ

SALAT’IN NAMAZ ANLAMI ÜZERİNE

EZBERE TESLİM OLMAK