KUR’AN VE ELEŞTİREL DÜŞÜNME

 


KUR’AN VE ELEŞTİREL DÜŞÜNME


Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur. (İsra/36)


Eleştirel düşünme, akıl yürütme, analiz ve değerlendirme gibi zihinsel süreçlerden oluşan bir düşünme biçimidir.  İnsanın yeryüzü serüveni başlamasıyla duygu-düşünceyi, aklı, düşleri ve davranışları kontrol ve yönetmek isteyen dinler, devletler, ideolojiler, gruplar, güçler, otoriteler, kitaplar ve kişiler olmuştur. Tarihin hiçbir döneminde düşünceyi manipüle ederek yönetmek, yoğun, derin ve karmaşık değildi. Düşünceyi yönetme, yönlendirme ve kontrol etme çağımızda bir endüstri haline gelmiştir.


Müslüman, kendisine gönderilen vahye iman etmekle birlikte insan olmasının doğal bir sonucu olarak kendisine verilen bilgilerin doğruluğunu sorgular, onların dayandığı temeli ve kanıtları öğrenmeye ihtiyaç duyar.


“De ki: ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu!’ Fakat düşünüp öğüt alacak olanlar, ancak akıl sahipleridir.” (Zümer/9) ayeti, Kur’an’ın bilgiye verdiği değeri açıkça göstermesi bakımından dikkat çeker. Bunun yanında bilgiyi bir üstünlük kriteri olarak bildirmesi açısından da önemlidir. “Allah, Adem’e bütün varlıkların isimlerini öğretti. Sonra onları meleklere göstererek, ‘Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi bana bunların isimlerini bildirin.’ dedi.” (Baḳara/31) ayetine göre bilgi insana Allah tarafından verilmiştir. Pek çok müfessir ve İslam düşünürüne göre bu ayette Allah’ın Adem’e isimleri öğretmesi ile kastedilen, eşyaya isim verebilme, onlar arasındaki bağlantıları tespit edebilme, düşünme, öğrenme, öğretme, araştırma, geliştirme ve bilgi üretme melekesinin verilmesidir. Ayrıca alimlerin çoğunluğu tarafından Hz. Peygamber’e indirilen ilk ayetler olduğu kabul edilen “Yaratan rabbinin adıyla oku! O, insanı alaktan (rahmin duvarına yapışmış aşılanmış bir yumurtadan) yaratmıştır. Oku! Kalemle (yazmayı) öğreten, (böylece) insana bilmediğini bildiren rabbin sonsuz kerem sahibidir.” (Alaḳ/1-5) ayetleri de hem bilginin kaynağının Allah olduğuna işaret etmesi hem de insanı bilgi elde etmeye teşvik etmesi açısından dikkat çekicidir.


Kur’an’da açıkça olmasa bile zımnen eleştirel düşüncenin önemine işaret eden ayetler bulunmaktadır. “Onlar göklerdeki ve yerdeki sınırsız hükümranlık ve nizama, Allah’ın yarattığı herhangi bir şeye, ecellerinin yaklaşmış olabileceğine hiç bakmadılar mı? Peki, bundan sonra artık hangi söze inanacaklar?” (A‘raf/185) ayetinde insanların, Allah’ın kâinata koyduğu düzene ve onun üzerindeki mutlak hâkimiyetine bakması istenmektedir. Bu bakış elbette yüzeysel bir bakış değil, derinlemesine bir bakış olmalıdır. İnsanın bu ayette gösterilen işaretlerle kendisine verilmek istenen mesajı tam manasıyla idrak edebilmesi ancak evrendeki işleyiş düzenini sorgulayarak, onun nedeni ve nasılı üzerinde fikir yürüterek mümkün olabilir.


Bununla birlikte Hz. İbrahim'in putları devirip baltayı büyük putun omzuna astığının anlatıldığı kıssa da eleştirel düşünme açısından güzel bir örneklik ifade eder. Bu kıssadaki temel kurucu mesaj tevhittir. Mesajın içine yerleştirildiği anlam çerçevesi, her düzeyden, insanın hiç zorluk çekmeden kavrayabileceği, kendi tecrübeleri ile tekrar tekrar üretebileceği, zenginleştirebileceği bir nitelikte inşa' edilmiştir. Putların hiçbir işe yaramadığını, omzunda balta ile ayakta kalan büyük puttan daha iyi hiçbir şey herhalde anlatamazdı. Burada üst seviyede nezih bir mizah vardır. Kimseyi kırmadan, incitmeden onların içsel olarak çözmelerini sağlıyor. Eleştirel duruşun en önemli özelliği de işte budur. Her kıssa, onu anlayan kimseye, anlayabileceği bir dille hem bir mesaj vermekte, hem de geçmişi nasıl anlaması gerektiği konusunda yol göstermektedir. Aynı şekilde Hz. İbrahim’in Ay'a ve Güneş'e bakarak bunlardan bir sonuca varması bir eleştirel düşüncenin ürünüdür. 


Eleştirel düşünmenin önünde dini otoriteler(!) günah diye, siyasal otoritelerde suç diye durmaktalar. “Biz düşünemeyiz; büyüklerimizin dediklerini sorgulayamayız. Onlar böyle karar verdilerse vardır bir bildikleri. Bize düşen mukallit olarak bize denileni yapmamızdır” gibi örneklerini çoğaltabileceğimiz cümleleri ifade eden zihniyeti en çok korkutan şeylerden birisi eleştirel düşüncedir.


Düşünmenin sonu yoktur. Düşünme tecrübesi boyunca varacağı sonuçlardan korkan kişiler, düşünemezler. Düşünme tecrübesi boyunca birey, çeşitli sonuçlara, kanaatlere ve fikirlere varabilir. “Ben olsam, Müslüman Doğu’daki tüm mekteplere ‘eleştirel düşünme’ dersleri koyardım. Batı’nın aksine, Doğu bu acımasız mektepten geçmemiştir ve birçok zaafın kaynağı budur”. ( Aliya İzzetbegoviç)


Eleştirel düşünme, farklılıktır ve çoğulculuktur. Bizden farklı düşünen kişilerin düşünceleri, hiçbir şekilde yasaklanamaz, onlara entelektüel mobing uygulanamaz. Eleştirel düşünme, farklı olanı dinlemektir. Değişmek yerine farklı olana kendini kapatan ve katılaştıran inançlar, kurumlar, kaynaklar ve kimlikler, düşünmeye ve eleştirel düşünmeye şiddetle karşıdırlar.


Eleştirel düşünme bireyin tartışmaları safsatalardan ayırabilmesine, yargılama yetisinin gücüne, inançlarının şekillenmesine, yeğlemelerinin ve eylemlerinin doğru ve geçerli olmasına önemli katkıda bulunur. Eleştirel düşünme tecrübesi konusunda kapasitemizin ve yeteneğin geliştirilmesi için soru sorma yeteneğimizin geliştirilmesi lazımdır. Soru sormada sınır yoktur. ‘Çok soru sorma!’ diyen bir kültürde düşünme ve eleştirel düşünmenin olması mümkün değildir.


İslam dünyasında eleştirel düşünce kültürünün hemen hemen hiç kalmadığını fark etmek müslümanların bekası için önemlidir. İslam dünyasının bu zaafını bilen güçler bu toprakları daha iyi parçalayıp yutmaktadır. Bu güçler her geçen gün asla eleştiriye açık olmayan türlü türlü terör örgütlerini ve tarikatları müslümanlar içerisinden çıkararak bu topraklardaki hedeflerine varmak konusunda mahir olduklarını çoktan kanıtladılar. Bu coğrafyadaki insanlar, münazara yapmak, doğru düşünmek, eleştirel düşünceye önem vermek ve ötekine tahammül etmek kültürü ile yeniden yoğrulursa ancak kendine gelebilir ve birlikte yaşama becerisini geliştirebilir.


Eleştirel düşünceyi eleştirel olmayan düşünceden ayırmayı sağlayan başlıca düşünce özellikleri şunlardır:


1. Delil olarak getirilen bilgi, ele alınan konuya ilişkin olmalıdır. 2. Delil olarak getirilen bilgi, bilgi ve delile dayalı olarak savunulabilir ve geçerli olmalıdır. 3. Varılan sonuçlar ve çıkarımlar herhangi bir yanlış anlamaya veya anlam karmaşasına meydan vermemelidir. 4. Önermeler doğru biçimde sıralanmalı ve birbirleri ile doğru olarak ilişkilendirilmeli, uygun bir mantık silsilesi izlemelidir. 5. Varılan sonuçlar, bilgi, kanıt ve varsayımlar tarafından desteklenmelidir. 6. Argüman konunun paydaşları arasında güvenilirlik hissi uyandırmalıdır.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MEKKİ SURELERDE SALÂT KAVRAMININ SEMANTİĞİ

SALAT’IN NAMAZ ANLAMI ÜZERİNE

KEVSER SURESİNİN İNCELENMESİ