KUR’AN’I OKUMAZSAN
KUR’AN’I
OKUMAZSAN
Aklı kullanmayı büyük
günahlardan zannedersin. Kur’an, aklın kullanımına en küçük bir sınır dahi
koymamıştır. Aksine tam tersi olarak, Kur’an aklını kullanmayanları pisliğe
mahkûm edeceğini bildirmiştir. “Allah'ın izni olmadan hiç kimsenin iman etmesi
mümkün değildir. O, aklını kullanmayanları pisliğe mahkûm eder.” (Yunus/100).
Aklını kullanmayan toplumlar maddi ve manevi pislik içindedir. Bu pislikten
çıkmaları için akıllarını kullanacak, toplumsal aklı devreye sokacaklar, düşünecekler,
sorunlarını çözecekler ve böylece pislikten kurtulacaklardır.
Geleneğe din muamelesi
yaparsın aklı devre dışı bırakarak hisse teslim olur ve tahkik yerine taklidi
yüceltirsin. Gelenek kendini din olarak göstermekte ve dinin sahibi olarak
görmektedir. Geleneğe din muamelesi yapmakla Kuran’ın otoritesi kırmışlardır.
Din tüccarlarını Allah’ın
vekilleri zannedersin. Zaten onlar ve avaneleri de kendilerini Allah’ın vekili
olarak pazarlarlar.
Din tüccarlarına uyarsan dini
Allah’a has kılmaktan çıkarsın. Din tüccarları dinin Allah’a has kılınmasından
rahatsız olurlar.
Mezhepleri din zannedersin. Din İslam’dır, mezhep görüştür, mezhep din değildir. Mezhep, insanların oluşturduğu bir kurumdur; yorumu kim getirmişse mezhep onun malıdır ve onu bağlar. Mezhepleri dokunulmaz, tartışılmaz ilan etmek, mezhep önderlerini yanılmaz, aşılmaz kabul etmektir.
Din tüccarlarının potansiyel
müşterisi olursun. Din tüccarlarının her dediğini din zannedersin.
Kur’an’ın örnek gösterdiği Hz.
Peygamberi örnek alamaz ve Kur’an Müslümanı olamazsın. Allah Hz. Peygamberi
bizlere örnek göstermiştir (33/21). Din
tüccarları rantları ellerinden gideceği için Kur’an Müslümanlığından rahatsız
olurlar.
Din tüccarlarının eline
tutuşturdukları kitaplardaki yazanları din zannedersin. Çünkü onlar bu kitaplar
bizlere yazdırıldı diyorlar. Celalettin Rumi Mesnevisinin başında “Bu alemlerin
rabbinden idirilmedir.” diyor. Said Nursi risaleler bana yazdırıldı diyor.
İmamı Rabbanisi, Muhittin Arabi, Abdulkadir Geylani hepsi aynı yolda.
Din baronları ve şirketlerini
dine hizmet eden kimseler zannedersin. Kur’an Müslümanlarını fitneci olarak
yaftalarsın. Aslında bunların yaptıkları müslümanları sürüleştirmek için birer
tezgah olduklarını fark edemezsin. Din tüccarları egemen güçlerin emri
altındadır.
Allah’ın bizlere şah
damarından daha yakın olduğu halde (Kaf/16) uzak zanneder, bunların Allah’ın
vekilleri olup dünyayı yönettikleri inancına saparsın. Zaten bunlar kendilerini
Allah’ın temsilcileri olarak pazarlıyorlar.
Tarihi, tarihi şahsiyetleri,
tarihte söylenmiş sözleri, siyasal çekişmeleri, dönemsel içtihatları din
zannedip bu zamana taşırsın. Din
tüccarları nakilci, düşünmeyen, ezberci geçmişte yaşamayı, geçmişi kutsamayı
severler ve ezberletirler.
Ayetin ikazına rağmen
mezhepleri kutsar başkalarına düşmanlık edersin. “Ey iman edenler! Allah için
adaleti ayakta tutan şahitler olun. Bir topluluğa olan hıncınız sizi
tarafsızlıktan alıkoymasın. Tarafsız olun. Bu, takvaya daha yakındır. Allah’a
karşı takvalı olun. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır (Maide/8).”
Anlamadan Arapça Kur’an
seslendirmeyi Kur’an okuma zannedersin. Din tüccarlarını hâkimiyetlerini anlamadan
Arapça Kur’an seslendirme üzerine kurulmuştur.
Kur’an’ mûbin (apaçık)
olduğu halde din tüccarlarının onu sadece ruhbanların anlayabileceği bir kitap
olduğu yalanını yutarsın. Çünkü onlar: “Kur’an anlaşılmaz; sadece biz anlarız!”
derler.
Hz. Peygamberin örnekliğini değil
ondan kalan sakal, hırka, ayakkabı, sarık, giyim-kuşam vb. eşyaları
dinleştirirsin. Hz. Peygamberden bize kıl değil, nasıl kulluk edeceğimiz
kalmıştır. Hz. Peygamberin bölge koşullarından ve kültüründen dolayı
giydiklerini Ebu Leheb ve Ebu Cehil de giyiyordu. Bunları din zannetmen için
hep gündemde tutarlar çünkü bunların pazarlamasını yapmaktadırlar.
Gerici zihniyet yapısından
kurtulup İslam’ı da dünyayı da anlayıp anlamlandırmazsın.
Çünkü Kur’an’ı anlama kabiliyetinden yoksun bulunan bu hurafeci
zihniyet, geleneksel İslami kültürün bilimsel zihniyetle ele alınmasını ve
yaşadığımız çağın diliyle insanlara sunulmasını istememektedir.
Geçmişi kutsar, gelenekle
dini özdeşleştirirsin. Geçmişi kutsamak, gelenekle dini özdeşleştirmek, fıkhı
dinleştirmek, toplumun doğasını bozan taklide sürüklemiştir. Ezilen insanların
adaleti bulabilecekleri yeni bir dünya beklentisi, din(den)miş gibi görülen
mitik bilgilerle meşgul olmak, dine yönelik olumsuz algılara ve dinin inkârına
sebebiyet vermektedir.
Din tüccarlarının
baskılarını, sahtekârlıklarını, anlattıklarını sömürülerini, ikiyüzlülüklerini
din zannedersen. Sonunda bunlardan miden
bulanıp çok da farklı bir yere götürmeyen ideoloji ve izmlere sığınırsın.
Kur’an’ı oku ki gözün,
zihnin açılsın ve tüm bu ezberleri bozasın.
Yorumlar
Yorum Gönder