BENLİĞİN İNŞASI
BENLİĞİN İNŞASI
İnsanın kendi benliğini inşa etmesi, en büyük bir duruştur.
İnsanın hayattaki amacı vahyin rehberliği doğrultusunda bir hayat yaşamak
olmalıdır. Benliğini gerçekleştirmek yerine sahte ve dayatma amaçları kendi
hayatlarının merkezine koyanlar, aslında hayatlarını heba etmektedir. Benlik ve
hayat arasındaki ilişki, hiçbir şekilde birbirinden kopartılamaz. İnsanın
hayattaki en büyük eseri, inşa ettiği benliğidir.
Nefse (benliğe) ve onu biçimlendirene, sonra ona fücurunu (:sorumsuzluk
meylini) ve takvasını (:sorumluluk ve duyarlılık bilincini) ilham edene (yemin
olsun ki), nefsini arındıran kurtulmuştur. Onu kirletip örten ise kayba
uğramıştır. (Şems/7-10)
Fücur: Sözlükte “yarmak, bir şeyi genişçe
yarıp açmak” anlamındaki fecr veya fücûr kökünden türeyen
bir sıfat olarak “dindarlık perdesini yırtan, fütursuzca günaha dalan, haktan
bâtıla sapan kimse” gibi mânalar taşır.
Takva: Sözlükte
“korumak, korunmak, sakınmak, saygı göstermek, dindar olmak, itaat etmek,
korkmak, çekinmek” anlamlarındaki vikāye masdarından
türeyen takvâ kelimesini Seyyid Şerîf el-Cürcânî, “Allah’a itaat
ederek azabından sakınmaktır, bu da ceza almayı haklı kılan davranışlardan
nefsi korumak suretiyle gerçekleşir” şeklinde tarif eder (et-Taʿrîfât, “vḳy” md.)
Allah benliğe
(nefse), fücur ve takvayı kodlamıştır. Takva (her türlü olumsuzluklardan) ile onu arındırsa kurtuluşa erer, fücur
(takvanın koruma alanından çıkmak) ile kayba uğrar.
Benlik (nefs) vahiyle sulanınca ideal
ve örnek insanı, inkarla sulanınca Fravun gibi küfrün elebaşlarını çıkaran nötr
bir çekirdektir. Bu anlamda insanlık tarihi benliğin savaşıdır.
Vahiyle beslenen
benlikler(peygamberler ve adil hükümdarlar) dünyayı küçük bir cennete, küfürle
beslenen benlikler dünyayı cehenneme çevirmişlerdir.
Benlik, sıratı müstakime (dosdoğru yola) erişmek için;
akıl kuvvetinin hikmet, gazap kuvvetinin adalet, şehvet kuvvetinin iffet
mertebesini korumak ve bunu meleke haline getirmekle mümkündür.
Benlik (nefs) işletim sitemi; fıtrat bu işletim sistemindeki
takva üzerine kurulan ilahi programdır. Rum/30. ayet buna işaret ediyor:
“Öyleyse sen yüzünü hanif (:Allah'ı birleyen) olarak dine,
Allah'ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata doğrult. Allah'ın yaratmasında hiçbir
değişiklik olmaz. İşte sapasağlam din budur! Ancak insanların çoğu bilmez.”
(Rum/30)
İnsanı dini ve siyasi idollere kul ve köle etmek için sahte
ideal(!) kişilikler, modeller, örnekler ve yollar kurgulanmaktadır. İdollerin
yolunu kendisi için yol ve model alanlar, hiçbir zaman kendilerine ait bir
benliğe sahip olamayacaktır. Tarihte bırakılması gereken idollerin sürekli
olarak gündeme taşınması, insanların akıldan ve benlikten yoksun bir krizin ve
çöküşün içine düşmelerine neden olmaktadır.
İnsanın en büyük yanılgısı,
hiç bilmediği ve tanımadığı meçhul kişilerin kendisine ve insanlığa
güzel örnek veya model olacakları vehmidir. Kişi, kendi kişiliğini oluşturmak
için yanılsamadan, yanılgıdan ve yalandan başka bir şey olmayan, dışarıda
kurgulanan ve kendisiyle hiçbir ilişkisi ve ilgisi olmayan idollerden,
örneklerden ve modellerden kendini özgürleştirmelidir.
İnsanların
çoğu biyolojik olarak bir benliğe/ego sahip iken, ruhsal olarak tarih, siyaset
ve toplum zindanlarının şekillendirdiği sahte bir benliğe sahiptir. Teknoloji
sonucunda üretimin artmasıyla hazlar çoğaltıldı. Bedenin ihtiyaçları
karşılandıkça, öz ihmal edilip aç bırakıldı. Tekâsür belası benlikleri kuşattı.
Benliğini inşa edemeyen insan fıtratından uzaklaştı(rıldı). Suya hasret toprak
nasıl mahsul bitirmezse, vahiyden mahrum edilen benlikler yaratılış (emanet
görevi) gayesini unuttu, çoraklaştı. Haz ve hız peşinde koşar oldu.
İnsan,
kendi hayat amacının ne olduğuna kendi karar vermelidir. İnsanın üstünde
kendilerini konumlandıran gerçek dışı kurgular, kaynaklar, kurumlar, gruplar ve
kalıplar, belirledikleri amaç
çerçevesinde, insanı bir şekle sokma çabası içindedirler. İnsan, benliğini
oluşturmak için, insanın hayatının amacını belirleyen bütün otoritelere,
kaynaklara ve kalıplara hayır demelidir.
İnsanın
benliğini inşa etmesi için özgür olması gerekmektedir. İnsanın emirler,
dayatmalar, yasaklar ve kısıtlamalar çerçevesinde kendi benliğini oluşturması imkânsızdır.
İnsanın yüceltilen, mutlaklaştırılan ve putlaştırılan kişi ve yapıların
uygulamalarını taklit ve takip etmesi insanın benliğini inşa etmesine engeldir.
Yorumlar
Yorum Gönder