EMANET NASIL YOZLAŞTI?
EMANET NASIL YOZLAŞTI?
Emanet iki anlama gelir: 1. Emanet,
2. Görev ve sorumluluk. Emanet: Emanet bir şeyi veya bir değeri gönül
huzuruyla, güvenle, başka birine teslim etmek veya aynı şeyi aynı şartlarla
teslim almak anlamındadır. Allah’ın insanlara verdiği bütün maddi ve manevi
nimetler ile insanların geri almak üzere verdikleri şeyler de birer emanettir.
Emanetin ikinci anlamı birinci anlamının uzantısı niteliğindedir. Görev
bilinci, sorumluluk, iradesini kullanma niteliği gibi anlamlara gelir. Emanet
kavramının zıt anlamlısı hıyanettir.[1]
Kur’an her türlü görev ve sorumluluk
üstlenmeyi emanet olarak nitelemektedir. Bu açıdan siyasi-sosyal görevler de
birer emanettir. Bunlarda suiistimal ise hiyanettir. Devlet makamları, devlet
kurumları birer emanettir. Adalet mülkün (yönetimin) temeli, emanet sorumlu
olunan değer/kurumlar, ehliyet ise kimin yönetmesi gerektiğini anlatır.
Şura ise bunların sigortasıdır. Yani yönetim/yönetmek bu üç şey üzerinde durur.
Bu sacayağından birinin yokluğu/suiistimali bir yapıyı domino taşlarının
birbirini yıkması gibi yıkar/yok eder. Adaletin yerini zulüm, emanetin yerini
hıyanet, ehliyetin yerini kayırmacılığın alması insanlığın mutsuzluğunu,
açlığını, terörü, diktatörlüğü, cehaleti, Allah’la kandırmayı netice
vermektedir. Dolayısıyla Kur’an’ın bir emrinin ihmali/suiistimali sadece bir
emrin terkinden ibaret değildir.
Liyakat ve ehliyetin anlaşılması
emanetin anlaşılmasına bağlıdır. Liyakat ve ehliyetin geçerli olduğu bir
toplumsal düzende emanet anlayışı ve bilinci yüksek düzeydedir. Emanet, insanın
üstlendiği görevi, Allah’a, mahlûkata ve insanlara bir borç olarak ve de onlara
karşı sorumluluk bilinciyle ifa etmek demektir (Ahzab 33:72).[2]
Kur’an’da emanet ile ilgili altı ayet
bulunmaktadır:
1.”Gerçek şu ki, biz emaneti göklere, yere ve dağlara
sunduk. Onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan ürktüler; onu insan yüklendi.
Çünkü o çok zalim, çok cahildir.” (Ahzab 33:72)
Bu ayet hakkında çeşitli yorumlar yapılmış ve
buradaki emanetin “ruhî ve bedenî kabiliyetler, mârifetullah, dinî vecîbeler,
okuma yazma” gibi anlamlara geldiği ileri sürülmüştür. Taberî bu âyetteki
emanetin Allah’ın kullarına gönderdiği hak din, bu dinin yüklediği vecibe ve
hükümler olduğunu ifade eden birçok rivayet naklettikten sonra ayetteki
emanetle hem dini vecibe ve yükümlülüklerin hem de insanlar arasındaki
emanetlerin, yani bütün emanet çeşitlerinin kastedildiğini belirten görüşün en
isabetli yorum olduğunu ifade etmiştir (Câmiʿu’l-beyân,
XII, 53-57). [3]
Emanet Ağır Bir Sorumluluktur
Ahzab 33:72.ayette Yüce Allah, emanetin,
göklerin, yerin ve dağların çekemeyeceği kadar ağır ve önemli bir şey olduğunu
belirtmektedir. Emaneti taşıma sorumluluğunu insan yüklenmiş ancak bunun
gereğine göre hareket etmeyen, münafık, müşrik erkek ve kadınların, Allah’ın
azabına uğrayacakları belirtilmektedir. Kullarına son derece merhametli olan
Allah, tövbe eden mü’min erkek ve kadınların hatalarını bağışlayacaktır.
Bazı müfessirler bu ayeti lafzi/zahiri manasıyla
anlamışlar. Ancak burada bir benzetme
ve temsil yoluyla anlatım vardır. Anlatılmak istenen: Emanet, insandan daha
büyük, güçlü ve dayanıklı gibi görülen göklerin, yerin ve dağların
taşıyamayacağı kadar ağır ve önemlidir. Yani insana “Neyi yüklendiğinin
farkında mısın?” demektedir.
2.“Eğer
yolculukta iseniz ve yazıcı bulamazsanız, bu durumda borçludan alınan rehin
yeterlidir. Şu durumda eğer birbirinize güveniyorsanız, kendisine güven
duyulan, Rabbi olan Allah'a karşı takvalı olsun da emanetini ödesin.
Şahitliği gizlemeyin. Kim onu gizlerse, onun kalbi günahkârdır. Allah
yaptıklarınızı bilir.” (Bakara 2:283)
Bu ayet yolculukta olup alışveriş yapanların
yazıcı bulamadıkları halde rehine
bırakıp aldığı malın bedelinin ödenmesini emanet olarak bildirmektedir.
3.“Allah size emanetleri ehline teslim etmenizi
ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Bununla,
Allah size ne güzel öğüt veriyor! Allah işitendir, görendir.” (Nisa 4:58)
Bu ayette ahlâkla hukukun en geniş
kapsamlı ilkelerinden olan emanet ve adalet kavramları bir arada
zikredilmiştir. Bu âyet müfessirlerce din ve şeriatı bütünüyle kapsayan, temel
hükümleri ortaya koyan bir âyet olarak değerlendirilmiştir (Câmiʿu’l-beyân, V, 255-256). Taberî’ye
göre âyet, özellikle devlet adamlarının hem emanet hem de adalet ehli olmalarını
gerekli kılmıştır. Emanet ehli olmaları, ülke imkânlarını halka haksızlık
yapmadan paylaştırmalarıyla, adalet ehli olmaları da bütün kararlarında hukuka
riayet etmeleriyle gerçekleşir (Câmiʿu’l-beyân, IV, 145-146).[4]
Şahsî ihtirasları ve çıkarları uğruna ehil
olmayan kişileri iş başına getirmek bu ayete göre yasaktır. Yöneticilerin her
işin başına en uygun kişiyi bulup getirmeleri, dostluk, akrabalık, soyluluk ve
ırk ayırımı yapmamaları gerekmektedir.
4-5.”Onlar, kendilerine verilen emanete ve verdikleri
söze riayet ederler.” (Mü’minun 23:8; Mearic 70:32)
Bu iki ayette (23/8; 70/32 ) Allah emanete riayeti müminlerin
başlıca meziyetleri arasında saymaktadır. Hz. Peygamber de emanete hıyanet
etmeyi münafıklık alâmetleri arasında saymıştır.[5]
6.”Ey iman edenler! Allah'a ve resulüne ihanet etmeyin.
Sonra bile bile emanetlerinize ihanet etmiş olursunuz.” (Enfal 8:27)
Neler Emanettir?
-Borçlar birer emanettir, süresi gelince ödenmesi
gerekir.
-Sır olarak söylenen bir söz veya bir haber emanettir.
-Ücretli veya ücretsiz olarak üstlenilen bir iş ve görev
emanettir.
-Halkın, ehil olanları seçmesi, seçilenlerin halkı en iyi
bir şekilde temsil etmeleri gerekir.
-Alınan rehin mallar birer emanettir, korunması gerekir.
-Ödünç alınan eşya birer emanettir, zarar verilmeden
kullanılması ve sahibine iade edilmesi gerekir.
-Buluntu mallar birer emanettir, korunması ve sahibinin
bulunup iade edilmesi gerekir.
-Kamu malları birer emanettir, iyi korunması ve yerinde kullanılması ve zarar
verilmemesi gerekir.
-Atama ve iş verme konumunda olanların işleri ve
görevleri ehil olanlara vermeleri gerekir.
-Dinî görevlerden her biri birer emanettir, bu görevlerin
yerine getirilmesi gerekir.
Yorumlar
Yorum Gönder