KİTLELERİN DAVRANIŞLARI

 

KİTLELERİN DAVRANIŞLARI

 

Kalabalıkta cahil ile bilgin aynı davranır: Kalabalığı oluşturan insanların zihinsel kapasitelerinin çok üst düzeyde olması, hakikati değiştirmez. Halktan biri ve bir bilgin, bir kere kalabalık içinde yer alınca hadiseleri değerlendirme bakımından aynı seviyeye inerler. Kalabalık içine giren için yüksek bir zekâya sahip olmanın hiçbir önemi yoktur.

 

Kitle içinde fikir çok hızlı bulaşır: Kalabalığı oluşturanlar ilk bakışta, çok farklı karakteristik özelliklere ve huylara sahip gibi gözükseler de hakikat hiç de öyle değildir. Çünkü kalabalığı oluşturan insanların düşünceleri bulaşıcıdır. İçlerinden biri tarafından algılanmış olan, hadisenin şekil değiştirmesi, diğerlerine bulaşan telkinin çekirdeğini oluşturur. İçlerine giren bir provokatörün bir sloganıyla topluluğa büyük zararlar verebilir veya verdirebilirler.

 

Kitle gerçekle hayali ayırt edemez: Beynin üretken ve değiştirici oluşu, değişen hayallerin hadiseler karşısındaki analizini yapabilir. Kitlenin beyni olmadığı için gerçek ile hayali olanı birbirinden ayıramamasına sebep olur. Kitle çoğu defa gelişen olayları, hakikate hiçbir yakınlığı bulunmadığı halde, sırf hakikatin yanında durduğu için gerçek diye kabul eder. İnsanları dini söylemler kullanarak bir yerlere kanalize etmek gibi. Kitle dinin ve dindarın yanında olduğunu sanır.

 

Kitle hayallerle düşünür: Kitleler tarafından kolayca kabul edilen kahramanlık hikâyelerinin arkasındaki gerçeklerin ortaya çıkması tam olarak onların saflığı ile izah edilir. Bu, bir yerde toplanmış kişilerin hayal dünyalarının, gelişen hadiselerin etkisine maruz kaldığı hayret verici eğilimlerin sonucudur. Çünkü kitle hayallerle düşünür. Akli değerlendirme hayallerin bağlantısız oluşunu insana gösterir, fakat kitle bunu görmez.

 

Kitleleri yönetmek bugün daha kolay olmaktadır: Medya organlarını, STK temsilcilerini yanına çeken güç(ler) kitleleri algı yönetimiyle kolaylıkla yönetebilmektedir. Çünkü medya bugün cep telefonlarıyla her bireye ulaşmaktadır.

 

Hatipler kitleleri bir arda tutar: Kitleler şişirilmiş aşırı duygulardan etkilendikleri için kitle psikolojisini bilen hatipler kitlelere şiddetli iddialar ve ateşli cümleler söylereler. Cemaatinde ve partisindeki kitleleri bir arada tutmak için cemaat hatipleri ve siyasi partilerin hatipleri bunu çok iyi kullanır.

 

Kitleler akılarını kullanmadıkları için tahriklere ve yönlendirmelere göre hareket ederler: Kitleler dıştan gelen telkinlere, zorlamalara, algı yönetimlerine açık durumundadır. Siyasi liderlerin bir ay önce bir şeyi övmesini alkışladığı gibi, bir ay sonra yermesini de kolaylıkla alkışlayabilmektedir.

 

Nüfuz, karizma bir şahsın ruhumuz üzerinde yaptığı bir nevi hipnotizmadır: Hipnotizma kitlelerin eleştiri yeteneğini felce uğratıp hayret, saygı ve aşırı yüceltme duygularıyla donatır aklı devreden çıkarır. Nüfuz her tür egemenliğin en güçlü vasıtasıdır.

 

Kitleler uyuyan bir insana benzerler: Uykuda düşünebilme kabiliyeti durduğu için olayların efsaneye benzeyen tarafları daima kitle üzerinde etkili olur.

 

Kitleler lidersiz harekete geçemezler:Milletler hiçbir zaman lidersiz/öndersiz kalmamıştır. Bunların çoğu yalnızca bireysel çıkarlarını takip eden halkın yönelişlerini okşayarak onları kandırmaya çalışan kurnaz hatiplerdir. Kitleler istikametsiz liderlerin tehlikesine karşı daima tehlikededir.

 

Din kitleleri elinde tutmak için hep afyon olarak kullanılmıştır: Din, onu ellerinde tuttuğunu sananlar tarafından insanların maddi çıkarların elde edilmesi için kullanılmasına vesile edildiğinde bir afyona dönüştürülmektedir. Günümüzde adına ılımlı islam denilen ucube ile din içeriğinden saptırılmış ve müminler "dini yaratıcıyla kendi aralarına hapsetmeleri gereken", "dinler arası diyalog"la sömürü düzeninin istediği tek tip ve sömürülmeye amade insanlar haline getirilmeye çalışılmaktadır

 

Kitle iletişim araçları kitleleri tektipleştiriyor: Geniş kitleler üzerinde muazzam etkiler oluşturan televizyon ve internet kültürü insanları birbirine benzetiyor. Televizyon tarafından klonlanmış, aynı şeyleri konuşan ve aynı şeylerin dedikodusunu yapan bir dolu insanla karşılaşıyoruz.

 

Kitleleri aydınlar, alimler uyarabilir: Ancak günümüzde islam dünyasında Mehmet Akif, Seyit Kutup, Mevdudi, Muhammed ikbal,  Muhammed Abduh,    Cemaleddin Afgani,  Aliya İzzet Begoviç, Ali Şeriati vb. gibi aydınlar kalmamıştır. Onların yerini kadrolu aydınlar almıştır.

 

Günümüzün büyüleri artık kitleleri doğrudan etkileme yolunda değildir aksine kullanma yolundadır. Savaş kadar, demokrasi, politika, ideolojiler, bölünmeye yönelik dinsel fraksiyonlar, metafizik konulardaki grup ve tarikatlar, spor, sinema, tv, yazılı basın, moda, kitlelere yönelik yiyecek ve içecekler ve daha birçok şey istenen etkinin oluşması için büyünün enerji mühendisleri, tüm bu alanları kullanırlar.

 

Kur’an kıssaları ile kitle toplumu arasındaki bağı kitle psikolojisi açısından değerlendirdiğimizde bazı özelliklerin bağdaştığını görürüz. Bunları şu şekilde sıralamak mümkündür:

 

• Farklı düşüncelere kapalı, bulundukları konumu korumaya yönelik taassubî bir yapıdadırlar. Kur’an kıssalarında pek çok örneği görülen bu özellik yeni bir dinin tebliğini yapan peygamberler ve tabilerine psikolojik ve fiziksel şiddet, hakaret, baskı, tehdit, göçe zorlama gibi tepkiler şeklinde cereyan etmiştir.

 

• Duygularıyla hareket edip mantıklı değerlendirme yapmaktan yoksun olduklarından telkinlerle kolayca ikna edilebilirler. Kitleler duygularıyla tabi olduktan sonra yapılan ufak bir telkinle etki altına alınabilirler. Sürü psikolojisi nedeniyle bir davranış kitle içindeki bireyler arasında şuursuzca tekrar edilebilir. Telkinler bulaşma yoluyla kitle arasında yayılır ve kitlesel hareketler etkin hale gelir. Nitekim tarih bu şekilde yönlendirilen kitlelerin hareketleriyle şekillenmiştir.

 

• Kalabalık oluşuna güvenmek veya güçlünün yanında yer almak suretiyle güç devşirirler. İnsanlar kalabalık haldeyken kendilerini güçlü ve yenilmez hissedebilir. Bu da onları yeni fikir ve inançlara kapatır her türlü yöntemle istediklerini yapma arzusunu onlarda hasıl eder. Bu yolla güçlü olamayanlar güçlünün yanında yer alarak güçlü hissederler. Firavun gibi zorbalıkla hakimiyet kuran kişilerin yanları bu sebeple boş kalmaz. Daima destekçileri vardır.

 

• Genelde onları yönlendiren bir liderleri vardır ve bu liderlerin öncülüğünde siyasi otorite ile mücadele halinde olabilirler. Lider, kitleyi yönlendiren en önemli unsurlardandır. Peygamberler karizma sahibi önderlerdir. Ve dini tebliğ iddiasıyla ortaya çıkmış olsalar da siyasi bir mücadelenin içine girmişlerdir. Zira toplumun siyasi ve ekonomik yaşamını oluşturan onu etkileyen en önemli faktörlerden birisi dindir. Dolayısıyla din ile siyaset yakından ilişkili olmaktadır. Bu sebeple peygamberlerin tebliği siyasi bir mücadeleyi de gerekli kılmıştır.

 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MEKKİ SURELERDE SALÂT KAVRAMININ SEMANTİĞİ

SALAT’IN NAMAZ ANLAMI ÜZERİNE

KEVSER SURESİNİN İNCELENMESİ