İNSAN NİÇİN AZAR?
İnsan Nİçİn
Azar?
Kuran ayetleri bizleri, gerçeği hatırlatmak ve bizi özümüze
döndürmek için kendimizle yüzleştirir. İnsanın Allah’a teslim olması aynı
zamanda nefsine hâkim olmasıdır. Teslimiyette bir sorun varsa, insan nefsine
değil, nefsi insana hâkim olur. Nefsinin esiri olan insan, kendini her türlü
ihtiyacın üzerinde ve yeterli görür. Kendini yeterli gördüğü için de azar:
Doğrusu; insan gerçekten azar, Kendini her şeye yeterli
gördüğünde. Dönüş Rabbinedir. (Alak/6-8)
İnsanın azması kendini yeterli görmesi sebebiyledir. Oysa
kendi kendisine yeterli olan ve her türlü noksanlıktan uzak olan sadece
Allah’tır.
Göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır. Allah Ganî’dir (:kendi
kendine yeterlidir) Hamîd’dir (bütün övgüler yalnız O’na mahsustur. (Lokman/26)
Kendi kendimize yeterli olduğumuzu sanarak bizi yoktan var
eden ve sayısız nimet ve imkân ile bizi yaşatan Rabb’imize karşı nankörlük
ederiz. Ayetler, bu nankörlüğümüze dikkat çekmektedir:
Kahrolası insan, ne kadar da nankör! Onu hangi şeyden
yarattı? Nutfeden! Onu yarattı, ona biçim verdi. Sonra ona yolu kolaylaştırdı.
Ardından öldürüp kabre koydurdu. Sonra dilediği zaman onu diriltecek. Hayır!
Allah'ın ona emrettiğini yerine getirmedi.
(Abese/17-23)
İnsanlar, ayetin ifade ettiği gibi Allah’ın emrettiği şeyleri
gerektiği gibi yerine getirmez ama nefislerine hoş gelen her şeyi en güzel
şekilde yerine getirirler.
Size istediğiniz her şeyden verdi. Allah'ın nimetini saymaya
kalkışırsanız onu sayamazsınız. Gerçek şu ki insan çok zalimdir, çok nankördür.
(İbrahim/34)
İnsan, kendini yeterli görerek nefsine zulmetmeyi
bırakmalıdır. Çünkü kendini ne kadar kandırsa da, kendi kendisine yeterli
olmadığına tanıktır. Bu gerçeği tecrübe etmiş sayısız insan vardır. Bu gerçekle
bazıları son derece acı şekilde yüzleşmiştir. İnsan son derece gururlu ve
kibirli hali ile kendini yeterli görse de, kalp atışına ve tansiyonuna bile söz
geçiremez.
Hayatta insan için öyle zor anlar vardır ki Allah’a inanmayan
biri bile içinde O’na sığınma ve yardım isteme ihtiyacı hisseder. İnsan güç
yetiremeyeceğini anladığı zorluk anında gönülden bir bağlılıkla Allah’a
yönelir, Allah o sıkıntıdan kurtarınca da eski haline döner:
Onları kara bulutlar gibi dalgalar sarıverdiğinde, dini
yalnızca Allah’a has kılarak yakarırlar. Onları kurtarıp karaya çıkarınca da
onlardan bir kısmı orta yolu tutar. Zaten ayetlerimizi nankör hainlerden
başkası bilerek inkâr etmez. (Lokman/32)
Sizi
karada ve denizde yürüten O’dur. Öyle ki siz bir gemide iken ve güzel bir
rüzgâr ile akıp giderken insanlar onunla neşelenirler. Şiddetli bir rüzgâr
çıkıp, her taraftan onları dalgalar sardığında ve çepeçevre kuşatıldıklarını
anladıkları zaman dini tamamen Allah’a has kılarak: “Eğer bizi bundan
kurtarırsan yemin olsun ki şükredenlerden olacağız.” diye Allah’a yakarırlar. Ama (Allah) onları
kurtarınca hemen haksız yere yeryüzünde azgınlığa koyulurlar. Ey insanlar!
Sizin azgınlığınız ancak kendi aleyhinizedir. Dünya hayatının zevkleri
geçicidir. Sonra dönüşünüz bizedir, biz de yaptıklarınızı size haber vereceğiz.
(Yunus/22-23)
Yorumlar
Yorum Gönder