BİZ ONA ŞAH DAMARINDAN DAHA YAKINIZ

 BİZ ONA ŞAH DAMARINDAN DAHA YAKINIZ

“Muhakkak ki insanı biz yarattık. Ona nefsinin ne fısıldadığını da biliriz. Çünkü biz ona şah damarından daha yakınız.” (Kaf 50/16)

Bu ayet, Allah’ın kudretini, ölümden sonra dirilişi ve insanın hesap vereceğini vurgulayan Kaf Suresinin bir parçasıdır. 16. ayet, Allah’ın insan üzerindeki ilmini ve gözetimini en güçlü şekilde ifade eden cümlelerden biridir.

"Biz insanı yarattık": Ayet, insanın Allah’ın doğrudan yaratmasıyla var olduğunu belirtiyor. Bu, Allah’ın insanı maddi ve manevi boyutlarıyla tanıdığı anlamına gelir.

"Nefsinin ona fısıldadıklarını biliriz": Buradaki nefsin fısıldadıkları, insanın iç alemindeki düşünceler, niyetler, korkular ve arzularıdır. İbn Kesîr’e göre bu, “İnsan henüz niyetini dillendirmeden, Allah onun içinde düşündüğünü bilir” anlamındadır. Bu vurgu, sadece dış davranışların değil, iç niyetlerin de ilahi gözetim altında olduğunu hatırlatır.

"Biz ona şah damarından daha yakınız":  Şah damarı, boynun iki yanında kalpten beyne kan taşıyan ana damarlardır. Şah damarı, insanın yaşamı için en kritik noktadır; bir an kesildiğinde hayat durur. “Daha yakın” benzetmesi, Allah’ın insana fiziksel mesafeyle değil, bilgi, kudret ve tasarruf bakımından yakınlığını ifade eder. Müfessirlerin çoğu bu yakınlığı mecazî olarak açıklar. Allah’ın, insanın en gizli düşüncelerini bilir, bu ilmi yakınlıktır. Allah’ın insan üzerindeki tasarrufu, koruması ve yönetimi kesintisizdir, bu kudretiyle yakınlıktır.

Hablulverid terkibindeki “habl” kelimesi, “ip, bağ ve damar”; “hablul verid“,“vücûtta kalın halat gibi uzanan şah damarı” demektir. Şah damarları, beynin sağ ve sol kısımları için temiz ve kirli kanı taşıyan, sağlı sollu kalın damarların ismidir.

Mevdudi “Biz ona şahdamarından daha yakınız” ifadesi için şunu söyler: Yani, bizim kudret ve ilmimiz insanoğlunu içinden ve dışından öyle çepeçevre sarmıştır ki, bizim ilim ve kudretimizin ona yakınlığı, şah damarının ona yakın oluşundan daha yakındır. Onun konuşmasını işitmek için bir mesafe katedip yanına gelmemiz gerekmez, gönlünden geçen düşünceleri bile doğrudan doğruya biliriz. Bunun gibi onu ele geçirmemiz gerekirse bir mesafeden gelip yakalamamız gerekmez. Nerede olursa olsun her zaman o kabzamızdadır, istediğimiz zaman onu ele geçiririz.

Bazı tefsirlerde (Taberî, Râzî) “Biz ona şah damarından daha yakınız” ifadesinin devamındaki ayetlerle (17-18. ayetler: sağ ve sol meleklerin yazması) bağlantılı olduğu, Allah’ın melekleri aracılığıyla insanın her halini kayıt altına aldığı şeklinde yorumlanır.

Allah’ın insanlara yakın olduğunu bildiren bir ayette şöyledir: Kullarım sana beni soracak olurlarsa muhakkak ki ben onlara çok yakınım. Bana dua ettiği zaman, dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse onlar da davetime uyup bana iman etsinler. Umulur ki doğruluğa ulaşırlar.” (Bakara/186)

Ayet, kulun daima Allah’ın denetim ve gözetiminde olduğunu hatırlatır. İnsanın zihnine düşen gizli bir düşünce bile Allah’tan saklanamaz. Yalnızca denetim değil, aynı zamanda yakınlık ve koruma da vardır. Allah, kuluna hayatının en can alıcı yerine (şah damarı) nazaran daha yakındır; bu, ilahi merhamet ve şefkatin derinliğini gösterir. Allah’ın bu yakınlığı, kıyamet günü hesabın mutlak adaletle olacağının garantisidir. Hiçbir niyet veya davranış gözden kaçmaz. Bu ayet, Allah’ın insan üzerindeki mutlak ilmini, kontrolünü ve rahmetini mecazla anlatır. Fiziksel mesafeden bahsetmez; aksine, Allah’ın insana olan bilgi, kudret ve gözetim bakımından yakınlığına dikkat çeker. Böylece kul, hem güven hem de sorumluluk bilinci kazanır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SÜNNİLİĞİN KUR’AN’A YAPTIĞI KARŞI DEVRİMLER

MEKKİ SURELERDE SALÂT KAVRAMININ SEMANTİĞİ

SALAT’IN NAMAZ ANLAMI ÜZERİNE