ZÜMER SURESİ 3. AYET NE SÖYLER
ZÜMER SURESİ 3. AYET NE SÖYLER
Zümer/3: İyi bil ki halis din yalnızca Allah'ındır. O’nun peşi sıra evliya
edinenler: “Biz onlara, bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar diye kulluk
ediyoruz.” derler. Allah ayrılığa düştükleri konularda aralarında hüküm
verecektir. Allah nankör olan yalancıyı hidayete ulaştırmaz.
Allah'ın peşi sıra,
kendilerine zararı ve yararı olmayan şeylere kulluk ederler ve: “Bunlar Allah
katında bizim şefaatçilerimizdir.” derler. De ki: “Siz Allah'a göklerde ve
yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? O, ortak koştuklarından
münezzeh ve çok yücedir.” (Yunus/10)
Allah'ı bırakıp da
kıyamet gününe kadar kendisine cevap vermeyecek şeylere yakarandan daha sapkın
kimdir? Oysa onlar, bunların yakarmalarından habersizdirler. (46/5)
Kitabın korumadığı din zamanla kirlenir. Kur’an öncesi din
kirlenmiş bir alandı. Bunu Allah’a halis kılmanın yolu, ilk iki ayetle
(Zümer/1-2) birlikte anlatılmıştır. Dini Allah’a/kitaba halis kılanlar, ancak
dini Allah için yaşayabilir. Bu süreç tersinden de şöyle işler: Dini kitaba has
kılmayanlar artık dini Allah için yaşayamaz olur. İlki sebep, ikincisi
sonuçtur. Dini Allah için yaşama hedefinin yolu onun kitabına göre yapılan
kulluktan geçer. Peki, insanlar neden kulluğu kitaba göre yapmaz? Aslında bu
sorunun altında Allah’a kısa yoldan itibarca daha da yaklaşmak yatar. Kendine
piyango vurmasını beklemektir. Allah’a kulluk için araya hiçbir aracı koymak
doğru değildir. Allah bize uzak değildir şahdamarımızdan daha yakındır.
“Muhakkak ki insanı biz yarattık. Ona nefsinin ne fısıldadığını da biliriz. Çünkü
biz ona şah damarından daha yakınız.” (Kaf/16). Aracılara başvurmanın
amacı; emek verilmemiş içi boş
dindarlıkları ile hem halk nazarında itibar görmek hem de ahirette başköşeye
oturmaktır. Bunun yolu halkın itibar ettiği(!) alimlere sırtını dayayıp onların
gölgesiyle itibar bulmaktır. İnsanlar Allah katındaki itibarlarını başkaları
üzerinden yükseltemez. İtibar üstünlük takvadadır. “Ey insanlar! Biz sizi bir
erkek ve bir dişiden yarattık, tanışasınız diye boylara ve kabilelere ayırdık. Allah
katında en değerliniz, en takvalı olanınızdır. Allah bilendir,
haberdardır.” (Hucurat/13). Herkes kendi
emeği ve salih amelleri ile ancak Allah’ın nazarında yükselebilir. Bu ayet
başkalarının omuzlarına basarak kendi değerini yükseltmeye çalışan herkese
birer uyarı barındırır.
Şirk tasavvurunda kendini övüp yüceltme vardır. Zira şirk hayatı
hiyerarşik okur. Bu sapmanın varacağı yer kendini üstün ve yüce göstermek için
birilerinin himmetine muhtaç olunduğunu zannetmektir. Şirk tasavvuru, insana
sadece kendi amellerinin, say-u gayretinin himmet edeceğini savunanları
itibarsızlaştırmaya çalışır. Oysa Kur’an gayret/çalışma için şunu söyler: “İnsan
için ancak çalıştığı vardır.” (Necm/39). İnsan şirk koşunca çalıştıkları
boşa gider. “Çalışmış, boşa yorulmuştur.” (Gaşiye/3). Bu durum
ihtilaflara, arkasından tartışma ve tefrikaya dönüşen bir parçalanmaya sebep
olur. İşte zümreler böyle oluşmaktadır. Çözüm, ihtilafların mutlak hükmünü
Allah’a bırakmaktır. “Muhakkak ki Allah, hakkında ihtilaf ettikleri şey için onların
arasında hükmü verir.” (Secde/25). Şu ayetleri de okuyalım:
Şuara/69-77: Onlara İbrahim'in haberini de oku. Hani babasına ve kavmine:
"Siz neye kulluk ediyorsunuz?" demişti. Onlar: "Putlara kulluk
ediyoruz, onlara sürekli bağlı kalacağız." dediler. Dedi ki: "Peki,
yakardığınızda sizi işitiyorlar mı? Ya
da size bir yarar sağlıyor veya zarar veriyorlar mı?" "Hayır ama atalarımızı
böyle yaparlarken bulduk." dediler. (İbrahim) dedi ki: "Neye kulluk
ettiğinizi gördünüz mü? Hem siz hem de geçmiş atalarınız. Âlemlerin Rabbi
dışında kulluk ettikleriniz benim düşmanımdır.
Yorumlar
Yorum Gönder