ALLAH VE EVRENİ YARATMA ÖYKÜSÜ

 

ALLAH VE EVRENİ YARATMA ÖYKÜSÜ

Allah birdir (112/1; 2/163, 255; 3/2,6,18; 6/19,22; 11/14; 41/6), O’ndan başka ilah yoktur (2/255), O doğurtmamış ve doğrulmamıştır (112/2-4), O’nun kızları da oğulları da (2/116; 6/100; 10/68; 19/35; 23/81; 37/151,157) yardımcıları ve ortağı da bulunmamaktadır (5/75-76). O’nun ne bir dengi (112/4; 16/51; 6/22-24; 23/92; 59/23) ne de bir benzeri vardır (42/11). O göklerin yerin, bu ikisinin arasındakilerin ve insanların gerçek yöneticisidir (23/116; 3/26,189; 4/1-3; 40/16; 6/75). Yönetimin ve yüce tahtın gerçek sahibidir (59/23; 9/129; 23/116; 37/180; 43/82); alemlerin görünen ve görünmeyenlerin Rabbidir (1/2; 16/77). O bir Rab olarak kutsaldır, esirgeyendir, bağışlayandır, esenliktir, güven vericidir (59/22-23). Sözü geçen gururlu ve adil bir Meliktir (59/24; 4/40; 7/29). En güzel söz, en güzel hüküm O’na aittir (6/57; 10/109; 25/33; 39/23). Yerlerin ve göklerin tüm güçleri O’nundur (48/4,7). O gözetip koruyan, üstün olan, varlığı yasalara bağlı kılan, büyüklükte eşi olmayan (59/23), düşmanlarının tuzaklarını boşa çıkarandır (3/54). Bilgilidir; bilgileri yazmakla bitmez (40/7; 18/109); hatta ağaçların tümü kalem, tüm denizler mürekkep olsa, buna yedi kat daha eklense kelimeleri yine tükenmez (31/27). En güzel isimler O’nundur (59/24). O tek hakikattir; her şey O’na muhtaçtır; O hiçbir şeye muhtaç değildir (2/115; 6/62; 20/111). O diridir (2/255; 20/11; 3/2), evveldir, ahirdir, kendisini varlıkla gösteren, zatı görünmeyendir (57/3). İdrakler onu kuşatamaz, O idrakleri kuşatır (6/103). O göklerin ve yerin nurudur (24/35). O’nun her şeye gücü yeter (2/20;3/26; 25/54); gizli ve açık her şeyi bilir (2/29,33,231; 5/7,9), her şeyi işitir ve görür (2/96,110; 4/58) ve her şeyi O irade eder (28/68). O’nun arzusuna, azabına gücüne karşı koyacak hiçbir güç yoktur. Mülkünde dilediği gibi hareket eder. O‘nun buyruğu kesindir; hiç kimse değiştiremez (6/37,115). Yasalarında ve adetlerinde bir değişiklik olmaz (17/77; 33/38-39; 35/43; 48/23). Hayır, şer, iyilik, kötülük hep O’ndandır (15/60; 21/101; 10/11; 39/62). İstediğini yaratır, dilediğini seçer (28/68). Dileyeni saptırır, dileyeni doğru yola iletir (14/4; 16/93). İstediği gibi hükmeder; O hükmedenlerin en iyisidir (95/8; 10/109; 7/87). Her şeyi koruyup gözetir ve gözetler (4/1). Yerleri ve gökleri koruyup gözetmek ona güç gelmez (6/102). Yerleri ve gökleri ve ikisinin arasındakileri hep hak ile yaratmıştır (44/38-39; 46/3). O irade etmeksizin hiçbir şey olmaz (81/29). Bir şeyin olmasını isteyince sadece ol der, o da hemen oluş sürecine girer (6/53; 19/25). O her an iştedir (55/29). O’nun istedikleri, bir göz açıp kapayıncaya kadar, ya da daha az bir sürede yerine gelir (55/51; 16/77). Göğü, yeri ve ikisinin arasındakileri oyun ve eğlence, boş bir eğlence olsun diye yaratmamıştır (38/27; 44/38-39; 21/16). Geceyi gündüzün üstüne bir örtü gibi örten, geceyi ve gündüzü birbiri ardınca getiren (7/54; 87/2-3), Güneş’i ve Ay’ı kendisine boyun eğdiren (13/2; 31/29); burçları (25/25), gök gürültüsünü ve yıldırımları yaratan (13/13; 30/24) bir tohumun çiçek ve bitki haline gelmesini sağlayan, insanı aşamalar halinde var eden, bulutları rüzgarla süren, yağmuru gökten belli bir ölçüye göre indiren hep O’dur (10/5; 25/2; 36/37-40; 54/49; 67/3; 80/19). Bunları boşuna yaratmamıştır; insanı umutlandırmak, korkutmak öğüt vermek ve düşünüp ibret almalarını sağlamak için var etmiştir (30/24; 44/58; 14/52). O hem görünen hem de görünmeyen evrenlerin Rabbidir (1/2; 16/67); görünen ve görünmeyen tüm güçler O’na aittir (48/4,7). O yüce tahtında sahibidir (27/26; 23/116; 43/82); tahtına oturmuştur (7/54; 10/3); tahtının ayağı yerleri ve gökleri kaplamıştır (2/255); eli her elin üzerindedir (48/10); O’nu tahtında ne uyku ne de uyuklama tutar (2/255). Her şeyi tahtından yönetir, her şeyin hâkimiyeti O’na aittir; hâkimiyetinde bir ortağı yoktur (2/255; 3/2; 40/65). Yüksek karar konseyi (mele-i a’la) (38/67-69; 37/6-8), katipleri (50/17), kolluk kuvvetleri ve orduları (48/4; 74/31; 37/172-173; 9/25-36) ve hatta şerefli elçileri vardır; dileğini, isteğini, emrini elçileri aracılığıyla iletir (69/40). Doğu da batı da O’nundur; ne yana dönerseniz dönün O, oradadır; zira O her şeyi kuşatmıştır (2/115; 55/17; 73/9). Sadece O ebedidir; O’nun yüzü (:zatı) dışında her şey yok olmaya mahkumdur (55/26-27).

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MEKKİ SURELERDE SALÂT KAVRAMININ SEMANTİĞİ

SALAT’IN NAMAZ ANLAMI ÜZERİNE

KEVSER SURESİNİN İNCELENMESİ