ÇAĞIN ÜÇ HASTALIĞI

 

ÇAĞIN ÜÇ HASTALIĞI

(Şirk, Şehvet ve Şöhret)

Çağın üç hastalığı:3Ş. Müslüman’ından, sekülerine bütün kesimleri etkisi altına almış üç dehşetli hastalık.

ŞİRK: Allah’a zatında, sıfatlarında ve fiillerinde ortak ve denk tanımaktır. Şirk koşan kişiye müşrik denir. İki veya daha çok ilâh tanımak, herhangi bir varlığı ma’bud (ibadet edilen) olarak bilmek, Allah’ın yaratıcı, kadim, bâkî... gibi sıfatlarını başka varlıklara vermek şirktir. Kısaca şirk, Allah’ın ilâhlık vasıflarını Allah’tan başkasına vermektir. Şirk; tevhidin temeli olan “lâ ilâhe illâllah” gerçeğinin dışına çıkmak, Allah’tan başka ilâh(lar) olduğunu inanç, söz veya eylemle iddia etmek, Allah’ın dışında ibadet edilecek, duâ edilecek, gerçek anlamda güç ve kudret sahibi olduğunu kabul etmektir.

Şirk küfürdür, müşrik aynı zamanda kâfirdir. Şirk kavramı, insanların uydurdukları dinleri tanımlama açısından son derece önemli kavramlardan biridir. İnsanlar tarih boyunca sınırlı sayıdaki inançsızlar/ateistler dışında ya “şirk’ dini üzerinde ya da ‘Tevhid’ dini üzerinde olmuşlardır. Aslında ateistler de bir anlamda müşrik ve münkirdirler.

Şirkin olduğu yerde sâlih amel olmaz. Çünkü amelin kabul olması için ihlâs, yani yapılan ibâdetin yalnız Allah için yapılmış olması gereklidir. Allah Kur’ân’da şöyle buyuruyor: Rabbine kavuşmayı uman kimse, sâlih amel işlesin ve Rabbine ibadette hiçbir kimseyi ve hiçbir şeyi ortak tutmasın.” (Kehf, 110)

ŞEHVET: Sözlükte “bir şeyi isteme, sevme, arzulama, şiddetli arzu, tutku” anlamında masdar-isim olan şehvet için (çoğulu şehevât) terim olarak “nefsin kendisi için uygun olanı talep etmek üzere harekete geçmesi”, “kişinin hissî zevklere duyduğu güçlü arzu”, “hazza ulaşmak için gerekli veya faydalı olduğuna inanılan şeylere doğru insanı tahrik eden güç” gibi tanımlar yapılmıştır.

Aynı kökten iştihâ alelâde arzuyu, şehvân ve şehvânî bir şeyi şiddetle arzulayan kimseyi, şehî ve müştehâ ise arzulanan şeyi ifade eder. (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “şehv” md.; et-Taʿrîfât, “şehvet md.; Lisânü’l-ʿArab, “şhv md.; Gazzâlî, s. 25-26). Kaynaklarda şehvet yerine hevâ da kullanılmaktadır.[1]

Kur’an’da şehvet kelimesi iki yerde “cinsel istek” manasında kullanılmıştır (A‘râf 7/81; Neml 27/55). Üç ayette geçen şehevât ile genel olarak nefsânî isteklerin kastedildiği anlaşılmaktadır. Bunların ilkinde insanlara dünya nimetlerinin çekici kılındığı belirtilmekte (Âl-i İmrân 3/14), diğer ikisinde şehvetlerine uyanlar eleştirilmektedir (Nisâ 4/27; Meryem 19/59). Ayrıca sekiz ayette “istemek ve arzulamak” anlamında olmak üzere iştihâ masdarından fiiller yer alır. Biri hariç (Nahl 16/57) bu fiiller cennet nimetlerine duyulan güçlü arzuyu ifade etmek için kullanılmıştır (M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, “şhv md.).

ŞÖHRET (CÂH): Kişiye toplumda saygınlık kazandıran ve bir tutku halini alarak ahlâkî hayata zarar verebileceği düşünülen şan, şöhret, mevki anlamında ahlâk ve tasavvuf terimi.

Bütün sosyal huzursuzlukların kaynağı mevki tutkusunun temelinde insanın bencil arzularını gerçekleştirme eğilimi vardır. Dünyanın iki rüknü olan servet ve mevki arzusunun psikososyal sebebi insanın başkaları nezdinde saygınlık kazanma eğilimidir. Özellikle mevki kazanma isteği bulunan kişi, sahip olduğu veya sahipmiş gibi göründüğü yüksek meziyetler sebebiyle insanların gönüllerinde kendisi hakkında hayranlık uyandırmak suretiyle onların bağlılıklarını sağlar ve bu şekilde "hürleri kendisine köle yapar. Mevki ve makam arzusunu başlıca iki sebebi vardır. Bunlardan ilki insanın kendi geleceği hakkındaki kaygılarıdır. Bu kaygılar onu, mevki ve itibarını yükseltip yaygınlaştırarak daha uzun zaman, daha geniş çevrede güvence içinde olacağı bir gelecek hazırlama çabasına iter. Servet gibi mevki ve mansıp da dünya hayatının geçici ihtiyaçlarındandır. Dünyevî olan her imkân gibi mevkiden de ahiret için faydalanılabilir. Şu halde mevki kendi başına bir gaye olarak alınmamalı, özellikle dinî değerler bu gayeye vasıta kılınmamalıdır.



[1] TDV İslam Ansiklopedisi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MEKKİ SURELERDE SALÂT KAVRAMININ SEMANTİĞİ

SALAT’IN NAMAZ ANLAMI ÜZERİNE

KEVSER SURESİNİN İNCELENMESİ