Kayıtlar

Temmuz, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SÜRÜLEŞ(TİR)ME

SÜRÜLEŞ(TİR)ME İslam siyasetinde “çoban-sürü ilişkisi” kavramı, hem siyasi hem de ahlaki bir metafor olarak önemli bir yer tutar. Müslümanların tarih boyunca "sürüleştirilmesi" (yani eleştirel düşünceden uzaklaştırılması, itaatkâr ve edilgen hale getirilmesi) meselesi; dinî, siyasi, kültürel ve toplumsal faktörlerin iç içe geçtiği çok katmanlı bir konudur. Bu soruya cevap verirken ideolojik genellemelerden kaçınarak ama eleştirel bir perspektifle yaklaşmak önemlidir. Mâverdî, El-Ahkâmü’s-Sultâniyye’de “Halifenin görevi adaleti tesis etmek, dini ve dünyevi düzeni korumaktır. Yönetici bir “raî”dir (çoban) ve “ümmet” onun sürüsüdür.” demektedir. Hz. Peygamber Sonrası Siyasi İktidarın Ele Geçirilmesi Hz. Muhammed’in vefatından sonra halifelik makamı üzerinde çıkan tartışmalar (Sıffin Savaşı, Kerbela gibi olaylar), İslam toplumunu derinden etkiledi.  Bu dönemde, Saltanat dine sızdı.  Emevîler ile birlikte halifelik, dinî bir görev olmaktan çok siyasi bir saltanat haline geldi. Hal...

CEHALET, FELSEFE VE OKUMAK

CEHALET, FELSEFE VE OKUMAK Cehalet sadece "bir şey bilmemek" değildir. Cehalet, aynı zamanda bildiğini zannetmektir. Sokrates'in dediği gibi: “Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir.” İşte felsefenin başladığı nokta tam da burasıdır. Cehalet, farkında olunmadığında tehlikelidir. İnsan ne zaman cahil olduğunu fark eder, işte o zaman öğrenme başlar. Bu farkındalık, felsefenin doğumudur. İnsan okudukça gelişir. Okumayan insanın gelişmesi ve olgunlaşması mümkün değildir. İnsan aklını, emeğini, hayatını ve üretimini asla başkalarının emrine vermemeli ve hiçbir otoriteye bağımlı olmamalıdır. İnsan,  başkalarının menfaatlerinin aracı, kurbanı ve mağduru haline gelmemeli aklını, düşüncesini ve emeğini kullandırmamalıdır. İnsana bunu okumak ve felsefe kazandırır. Felsefe; soru sorma cesaretidir. Evreni, insanı, doğruyu, yanlışı sorgulama arzusudur. Cevaplardan çok, doğru sorularla ilgilenir. Çünkü sorular bizi düşünmeye zorlar. Düşünmek ise cehaletin panzehiridir. Felse...

KUR’AN’DA RAHMAN VE RAHİM İSİMLERİ

  KUR’AN’DA RAHMAN VE RAHİM İSİMLERİ Rahman ismi Mekke’de inen sürelerde daha yoğun olarak geçmektedir. Medine’de indirilen sürelerin sadece ikisinde “Rahman” ismi geçmektedir. (Bakara/163; Haşr/22) Bunun en önemli sebebi yüce Allah’ın Rahman isminin müminlerden daha çok, müşrik ve kâfirlere yönelik bir isim olduğu içindir. ”Rahman” Allah ismi gibi özel bir isimdir. Yani Rahman ismi Allah’a özel bir isim olduğu için O’ndan başkasına izafe edilemez. Mesela: Kur’an’da “Rahmanın Kulları, (Furkan/63) eğer Rahmanın çocuğu olsaydı, (Zuhruf/81) Rahmanın yanında kulluk edilecek ilahlar kılmış mıyız?” (Zuhruf/43) gibi cümleler, Rahman isminin Allah ismi gibi özel bir isim olduğunu gösteriyor. Allah ismi gibi, müşriklerin Rahman ismini bildikleri ve onu kabul ettikleri görülüyor. (Meryem/88; Enbiya/26; Yasin-15; Zuhruf/33). El-Esmaü-l Hüsna (Allah’ın güzel isimleri) arasında Allah ismi gibi Rahman ismi de sadece Allah için kullanılmaktadır. Fakat Rahim ismi Allah’a özel olmadığı için Res...

GÖRÜNME HASTALIĞI

GÖRÜNME HASTALIĞI Kur’an, insanın görünme arzusunu doğrudan bu ifadeyle ele almaz, ancak riya (gösteriş), kibir, benlik arzusu ve dünyevi övünme gibi temalarla bu arzunun köklerini sorgular ve değerlendirir. Bu bağlamda Kur’an, insanın görünme arzusunu niyete, samimiyete ve Allah’a yönelişe göre değerlendirir. Kur’an, insanın süse, gösterişe, beğenilmeye karşı doğal bir eğilimi olduğunu kabul eder, ancak bunun bir imtihan unsuru olduğunu da bildirir. “Kadınlara, oğullara, kantar kantar yığılmış altın ve gümüşe,  soylu-güzel atlara, hayvanlara ve ekinlere duyulan aşırı düşkünlük insanlara süslü gösterildi. Bunlar dünya hayatının geçimliğidir. Asıl dönülecek güzel yer Allah katındadır.” (Al-i İmran/14) İnsanın bu arzularla sınandığı belirtilir. Görünme arzusu da bu süslerden biridir; insan onu nasıl yönlendirdiğine göre ya değerli ya da boş bir çabaya dönüşür. Kur’an, dünya hayatının süsüne aldanmamayı öğütler. Görünürlük çoğu zaman dünyevi başarı, zenginlik, güzellik ya da şöhret üz...

İNSAN KENDİNİ BİLİR

                    İNSAN KENDİNİ BİLİR   Hayır! İnsan kendisinin ne olduğunu görmüştür, mazeretlerini ortaya atsa bile… ( Kıyamet Suresi/ 14-15 )   Ayeti serbest çevirseydim 'Ne kadar mazeret üretse de insan kendini bilir' diye çevirirdim. Bu ayet yapıp ettiklerimizle ilgili 'itham etmek'  üzere tükenen hayatımıza rehberlik edecek en sahici bilgiyi verir. Hakkımızda ne söylenirse söylensin herkes kedini pekiyi bilir.  Kimi suçlarsak suçlayalım masum olmadığımızı vicdanımız yalnız kalınca haykırır. Ayette sözü edilen mazeretler 'savunma mekanizmaları'dır. Her zihin, sahibinin varlığını korumak, onun kar-zararını korumak üzere hareket eder. Savunma mekanizmaları kendimiz hakkındaki gerçekleri örtmek üzere üretilmiştir. Ne kadar akılcı gözükürse gözüksünler iptidai korkuları saklarlar. Psikolojide, “Dunning-Kruger Etkisi” diye bilinen önemli bir kavram vardır. Dunning-Kruger Etkisi, kimi insanların, kendileri...