Kayıtlar

Ocak, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

KEVSER SURESİNİN İNCELENMESİ

  KEVSER SURESİNİN İNCELENMESİ Kevser Suresi Kur’an’ın ilk indirilen surelerinden birisidir. Mekke’de nazil olmuştur. Konu özellikleri açısından tamamen peygamberimize hitap eden üç sureden (Duhâ ve İnşirâh )biri olmasıdır. Duhâ ve İnşirâh sureleri Kevser Suresi’nden önce nazil olmuştur. Yine Kevser Suresi’nden önce inen diğer bazı surelere baktığımız zaman onların birtakım ayetlerinde de Peygamberimizin bizzat kendisine hitap edildiğini görürüz. Alak, Kalem, Müzemmil ve Müddessir sureleri gibi. İlk inen surelerin, risalet görevi kendisine tevdi edilen birisine önemli ölçüde konuşması onu inşa etmeyi gözettiğini düşündürmektedir. Duhâ, İnşirâh ve Kevser Surelerinin hepsinde de Allah, peygamberimize verdiği nimetlerden bahsetmektedir. Dönemin inkârcılarının Hz. Peygambere baskı uygulamalarına karşılık, Allah bahşettiği nimetler ile onu korumaya alıp teselli etmektedir. Kevser Suresi Mekke döneminin başlarında nazil olmuştur. Medine’de indiğini söyleyenler varsa da üslûp Mekkîdir v...

KİTLELERİN DAVRANIŞLARI

  KİTLELERİN DAVRANIŞLARI   Kalabalıkta cahil ile bilgin aynı davranır: Kalabalığı oluşturan insanların zihinsel kapasitelerinin çok üst düzeyde olması, hakikati değiştirmez. Halktan biri ve bir bilgin, bir kere kalabalık içinde yer alınca hadiseleri değerlendirme bakımından aynı seviyeye inerler. Kalabalık içine giren için yüksek bir zekâya sahip olmanın hiçbir önemi yoktur.   Kitle içinde fikir çok hızlı bulaşır: Kalabalığı oluşturanlar ilk bakışta, çok farklı karakteristik özelliklere ve huylara sahip gibi gözükseler de hakikat hiç de öyle değildir. Çünkü kalabalığı oluşturan insanların düşünceleri bulaşıcıdır. İçlerinden biri tarafından algılanmış olan, hadisenin şekil değiştirmesi, diğerlerine bulaşan telkinin çekirdeğini oluşturur. İçlerine giren bir provokatörün bir sloganıyla topluluğa büyük zararlar verebilir veya verdirebilirler.   Kitle gerçekle hayali ayırt edemez: Beynin üretken ve değiştirici oluşu, değişen hayallerin hadiseler karşısındaki...

EZBERE TESLİM OLMAK

  EZBERE TESLİM OLMAK Okumamak ezbere teslim olmaktır. Ezber bozmak zihin köleliğinden kurtulmak demektir. Okuma eylemi, insanlığın bilgi ve düşünce dünyasında devrim yaratan bir unsurdur. Kitaplar ve yazılı metinler aracılığıyla insanlar, tarih boyunca birikmiş bilgi ve deneyimleri kuşaktan kuşağa aktarırlar. Ancak, okumaktan kaçınmak, bireylerin ezbere teslim olmasına ve eleştirel düşünceden uzaklaşmasına neden olabilir. Ne zaman onlara: “Allah’ın indirdiklerine uyun.” denilse, onlar: “Hayır! Biz atalarımızdan gördüğümüz şeye uyarız.” derler. Ya ataları akıllarını kullanmamış ve doğru yolu bulamamışlarsa? Bakara/170 İşte böyle diyenler ahirette ahirette de şöyle diyecekler: Ve derler ki: “Rabbimiz! Gerçekten biz, efendilerimize ve büyüklerimize itaat ettik, böylece onlar bizi yoldan saptırdılar. Rabbimiz, onlara iki kat azap ver ve onlara büyük bir lanetle lanet et.” Ahzab/67-68 Okuma, bireylerin bilgiye erişimini sağlar ve anlayışlarını derinleştirir. Kitaplar, makal...

İMAN - AMEL İLİŞKİSİ

  İMAN - AMEL İLİŞKİSİ Kur'an'da, salih amel doğrudan doğruya imanla ilişkilendirilmiş ve imana bağlanmıştır. Önce, tövbe ve gerçeklere iman, ardında doğru olanı yapmak gelir. Bu sebeple de salih amelin açıklandığı çoğu ayet, “..innellezîne âmenû ve amülûs- sâlihât" [1]   diye başlar. Bunun anlamı şudur. "İnanıp, salihat işleyenler..." Salih amel, imansız olamayacağı gibi, iman da salih amelsiz olamaz. İman ve amel birbirini tamamlayan ve açıklayan bir bütünün iki yarısıdır. Et ve tırnak gibidir. Her ne kadar kelamcılar tartışmalarında asırlarca amel imandan bir cüz müdür; değil midir? “İman, sadece kalbin tasdikinden mi ibarettir; yoksa dil ile ikrar ve amelen ispat mıdır?” sorularına farklı cevaplar vermişlerse de, görünen odur ki; Allah cennete gidebilmenin şartını Kur’an’da her zaman “salih amel” olarak hatırlatmıştır. İman, aslında kuru bir bilgi değildir. Amel ile hayat bulan bir bilinçtir. Amelsiz ve etkisiz kuru bir “inandım” sözü, kuru bir yapr...

ELEŞTİRİ ÜZERİNE

  ELEŞTİRİ ÜZERİNE Eleştiri , bir kişi, eser ya da konuyu doğru ve yanlışlarını göstererek anlatmak amacıyla yazılan kısa metinlerdir. Eleştiri insanın, eserin, düşünürün göremediği araştıramadığı konu ve meselelerin doğrusunun ortaya çıkarılması açısından çok önemlidir. Fakat insanların “Sen alimlerden daha mı iyi biliyorsun?”, “Bu zamana kadar meseleye senin baktığın yerden bakan olmadı.”, “Bunu gündeme getirmek fitneye sebep olur.” gibi önyargıları vardır. Eğer böyle olsaydı hiçbir hakikat gün yüzüne çıkartılamazdı. Bu önyargılara da; geleneği kutsamak, okuyup araştırmamak ve cesaretsizlik gibi bir takım temel ön yargılar sebep olmaktadır. “Sen alimlerden iyi mi biliyorsun?” önyargısı temelden tutarsız bir yargıdır. Kutsadıkları alimlerin zamanında ulaştıkları kaynaklar sınırlıydı ve başka yerdeki alimlerin çoğunun eserlerinden başta da Kur’an’dan zihniyet olarak uzaktaydılar. Söylenenleri Kur’an süzgecinden geçirmeden kabul ediyorlardı. Rivayet edebiyatına çok güveniyorla...