Kayıtlar

Mayıs, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

DİN ANLAŞILIR DEĞİL Mİ?

  Dİn anlaşılır değİl mİ? İnsanların zihinlerinde dinin yeterince açık ve anlaşılır olmadığına dair bir düşünce vardır. Bu düşünceyi dillendirenlerin büyük çoğunluğu dini öğrenmek için okuyup araştırma yapmış değildir. Bazı insanlar Kur’an’ı bir kez olsun okumadan Kur’an hakkında türlü zanlarda bulunurlar. Sanki okuyup anlaması kendi görevi değilmiş gibi Kur’an’daki bazı konuları farklı anlayıp yorumlayan hocaları bahane ederler. Kayda değer bir inceleme yapmadan, dinin yeterince açık ve anlaşılır olmadığını düşünen ve bu sebeple dine ilgisiz kesilen insanların günlük hayatta nelere ilgi duyduklarına şaşarsınız. Örneğin kamuoyunu dalgalandırıcı bir haber çıksa onunla ilgili daha detaylı bilgi edinmek için sorup soruştururlar. Ünlüler hakkında bilgiler edinirler. Hangi kıyafetlerin hangi mağazalarda kaç fiyata olduğunu bilirler. Yani kısacası insanların büyük çoğunluğu etraflarındaki gerekli gereksiz her şeye karşı yoğun bir merak içinde yaşarlar. İnsanlar, Allah’ın mesajını d...

NASIL SÖMÜRÜLÜYORUZ?

  NASIL SÖMÜRÜLÜYORUZ?   Müslüman toplumlar sistematik bir biçimde, dini ve politik popülizm uyuşturucularına maruz bırakıldıkları için, dünyada ne olup bittiğine dair, pek çok hayati sorular soramıyorlar.   Bu soruları sormadıkları için sınır tanımayan bir teslimiyetçilik ve konformist bir zihniyete sahipler. Müslüman toplumlar iktidarlar tarafından yürütülen duygusal sömürgecilikler aracılığıyla bu zihniyete mağlup oldu.   İslam’ın geleceğini rüyalarla, kehanetlerle açıklamaya çalışmak, bugün, çok etkili mistik bir geleneğe dönüşmüştür. Dini motifleri (ezan, Kur’an, başörtüsü) araçsallaştırarak sürdürülen duygusal sömürgecilik Müslüman kitleleri bilinç alanlarından uzaklaştırarak dünyaya ve tarihe sağır ve kör hale getirmiştir.   Teslimiyetçilik ve muhafazakârlıklar, İslam toplumlarının entelektüel ufkunu kapattı. Emperyalist sömürgecilik karşısında, İslam toplumları bir direniş iradesi ortaya koyamadılar. Müslümanlar entelektüel bir tarih ve siyas...

İSLAM DÜNYASINDA ÜRETME NEDEN YOK?

  İslam Dünyasında Üretme NEDEN YOK? Bilim ve teknoloji üretme, insanların yaşam koşulları, merak ve güç istenci ile ilgili bir sorundur. Güç istenci var ama halkı reaya (sürü) görüp koyun gibi gütmek için var. Doğal iklim koşulları ve yaşama müsait olan coğrafyalarda insanlar, bu tür faaliyetlerle fazla ilgilenmez. Akdeniz Kuşağı ve büyük nehirlerin etrafındaki verimli topraklarda yaşayan toplumlar bunun tipik bir örneğidir. Kıta Avrupası ve İngiltere’de ise durum böyle değildir. İklim koşulları, coğrafya ve bitki örtüsü, alternatif kaynakların bulunmasını zorunlu kılmıştır. Bunun için bilim-teknoloji ve bunların ürünü endüstri devriminin Avrupa’da çıkması, tesadüf değildir. Yani ihtiyaçlar, insanları keşfetmeye zorluyor. Konfor insanı tembelliğe sürüklüyor. Diğer bir hususta, halkların genel seciyesi ve karakterleridir.   İslam dininin tarihi süreç içinde taşıyıcısı ve koruyucusu olan Araplar ve Türklerin karakterleri meselesidir. Araplar deve, hurma ve ticaret yapma ile...

İMANI OLUŞTURAN UNSURLAR

  İmanı Oluşturan Unsurlar İman, "âmene" fiilinin masdarı olup sözlükte bir şeye tereddütsüz ve kesin olarak inanmak demektir. [1] İman bir akait terimi olarak da, "Allah'ın varlığını ve birliğini, Hz. Muhammed'in Allah'dan getirmiş olduğu kesin olarak bilinen hükümleri akıl ile tasdik ve dil ile ikrar etmek" anlamına gelir. Kur’an’a göre insan Allah katında sorumlu bir varlıktır. Onun sorumlu tutulması da kendisine bazı imtiyazların verilmesine sebep olmuştur. Bu imtiyazların başında akıl gelmektedir. Bundan başka hayrın ve şerrin seçimi noktasında ihtiyaç duyulan bir olgu daha vardır ki o da, iradedir. İradenin müspet yönde oluşabilmesi de insanın doğuştan getirmiş olduğu fıtratı kaybetmemesine bağlıdır. Bu yüzden denilebilir ki, imanın teşekkülünde birkaç unsur aynı anda söz konusudur. Bunlar: Akıl, irade ve fıtrattır. Yani iman bu üç unsur üzerine oturur. a. Akıl Akıl sözlükte, "yasaklamak, engellemek, devenin ayağım bağlamak, sığınma...