Kayıtlar

Aralık, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

MAUN SURESİNİN İNCELENMESİ

  MAUN SURESİNİN İNCELENMESİ Bu incelemede musallin kelimesi ile kimler kastedilmektedir onu tespite çalışacağız. Mâûn Suresi genel olarak Mekkî surelerin özelliğini taşımaktadır. “Dini (: hesap gününü) yalanlayanı gördün mü? İşte o, yetimi itip kakan; Yoksulu doyurmayı da teşvik etmeyendir. (Böyle) salât edenlerin (:çıkarları için yardım edenlerin) vay haline. Onlar, salâtlarında yanılmaktadırlar, onlar gösteriş yapmaktadırlar(en ufak) bir yardımı dahi engellemektedirler.” (Mâûn 107/1-7) Mâûn Suresi’nin nerede nazil olduğuna dair müfessirler farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Birinci görüşe göre sure tamamıyla Mekkîdir. İkinci görüşe göre surenin tamamı Medenîdir. Üçüncü görüş ise ilk üç ayetin Mekkî son dört ayetin Medenî olduğu şeklindedir (Maturidî). Sure dini (:hesap gününü) yalanlayan bir kimseye işaret ile başlar. Devamında yetimin ve yoksulun hakkının yenmesinden bahseder. Daha sonra salat edenlerin (çıkarları için yardım edenlerin), gösteriş meraklısı olanlar...

İNSAN PSİKLOJİSİNİN 10 TEMEL İLKESİ

  İnsan Psİkolojİsİnİn 10 Temel İlkesİ İnsan psikolojisinin 10 temel ilkesi şunlardır: 1.Dış dünya ile kurduğumuz ilişki, kendi iç dünyamızda, kendi kendimizle kurduğumuz ilişkinin dışa yansımasıdır. Kendisiyle uyum içinde olanlar, evrenle de uyum içinde olurlar. 2.Kendisiyle barışık olmayanlar, bütün dünyayla kavgalıdırlar. Kendisini sevenler, başkalarını da severler; kendisinden nefret edenler, başka insanlara karşı da büyük nefret duyarlar. 3.Kendilerinden doyum bulanlar, başkalarının onayına gereksinmezler. 4.Siz, kendinizi sevmedikçe, başkalarının sizi sevmesini boşuna beklersiniz. 5.Mutlu insanlar, kendi iç dünyalarını kendileri kurarlar; mutsuz insanlar, mutsuzluklarından ötürü başkalarını ve dış dünyayı suçlarlar. 6.İnsanlar başkalarını tanımlarlarken, gerçekte kendilerini anlatırlar. Sevdikleri insanların her yalanında bir doğru, sevmedikleri insanların her doğrusunda bir yalan ararlar. Ne’yi arıyorlarsa, o’nu bulduklarını sanırlar. 7.İnsanlar, ne’yi görmey...

KUR’AN’DA ARŞ KAVRAMI

  KUR’AN’DA ARŞ KAVRAMI Sözlükteki asıl anlamı “yükseklik, yüksek yer ve yüksek şey”dir. Buna bağlı olarak “tavan, ev, çadır; ayağın parmaklara doğru uzanan tümsek kısmı” gibi manalarda da kullanılmıştır. Ayrıca mecazi olarak “hükümranlık, şan, şeref ve taht” anlamlarına da gelir. [1] Kur’an’da arş, Hz. Yûsuf’un ve Sebe Melikesi Belkıs’ın tahtı anlamında (Yûsuf 12/100; Neml 27/23, 38, 41, 42) ve ayrıca Allah’a nisbet edilmiş olarak iki şekilde kullanılmıştır. Arşın doğrudan veya dolaylı olarak Allah’a nispet edildiği on sekiz âyetin bir kısmında  rabbü’l-arş  (et-Tevbe 9/129; ez-Zuhruf 43/82), bir kısmında da  zü’l-arş  (İsrâ 17/42; Mü’min 40/15) tabirleri kullanılmıştır ki her ikisini de “arş sahibi” manasında anlamak mümkündür. Göklerin ve yerin yaratılmasından bahseden bir ayette O’nun arşının su üzerinde bulunduğu belirtilir (Hûd 11/7). Bazı ayetlerde de arşın büyük, değerli ve şerefli (azîm, kerîm) oluşundan söz edilir (Tevbe 9/129; Mü’minûn 23/116). Ar...